1.GİRİŞ
Terimden de ima edildiği gibi,
polimer ya da makro molekül tipik olarak molekül ağırlığı 1000’in üzerinde olan
olağanüstü büyük bir molekülden söz eder. Polimer molekülleri büyük olmasına
rağmen, monomer olarak adlandırılan birimlerin yan yana gelmesiyle
oluşturulurlar. Polimerik maddelere verilen kapsamlı özellikler;
1.
Monomer birimlerinin bileşenlerine ve
makromolekülde düzenlendikleri yola,
2.
Makromoleküler zincirlerin
bileşenlerinin uzaysal düzenlenmeleri ve onları bir arada tutan moleküler arası
etkileşimlerin doğasına bağlıdır [1].
Bu ilginç yapı özelliği ilişkileri
aynı makro moleküllerden farklı özelliklerle değişik polimerik maddelerin
(fiberler, filmler, tozlar) gelişmesine izin vererek geniş bir kaynak sağlar.
Polimerleri günlük yaşamımızın tüm
bakış açılarıyla çok geniş bir şekilde kullanırız. Bununla birlikte,
kıyafetlerimiz sentetik fiberlerden, araba lastikleri kauçuktan, bilgisayar
çipleri plastiklerden yapılmıştır. Şu anda yaşamımızı polimerler olmadan hayal
etmek zordur. Nanoteknoloji ve nanobilimdeki en son önemli adımlarla birlikte,
değişik nanoyapılı polimerler geniş uygulama alanlarıyla geliştirildi. İlaç
dağıtım aygıtları olarak polimer nanoparçacıkların kullanımı, iletken teller olarak
polimer nanofiberlerin kullanımı, polimer ince filmler ve optoelektronik
aygıtlar için belirli aralıklarla düzenlenen polimerik yapılar örnek olarak
verilebilir. Çoğu diğer nanomaddeler gibi [2,3], nanoyapılı polimerler onlardan
farklı hacimli maddelerin boyut, şekil ve bileşenine bağlı olarak ilginç
mekanik, elektronik, optik ve hatta manyetik özelliklere sahip olabilirdi.
Nanoyapılı polimerlerin gelişimi
yeni temel başlattı ve son yıllarda çok büyük ilgi çeken sınırlar uyguladı. Bu
bölüm polimer nanoyapıların hızlı bir şekilde gelişme alanlarında bir genel
bakış sağlar. Önce polimer nanoparçacıkların ilaç dağıtımını denetlemek için
onların potansiyel uygulamaları üzerinde vurgu yapılarak hazırlanışlarını ele
alacağız. Daha sonra fibere benzeyen polimerleri (nanoteller, nanotüpler ve
nanofiberler) ve elektronik aygıtlardaki potansiyel uygulamalarını
tanımlayacağız. Son olarak, fotonik kristaller olarak belirli aralıklarla
düzenlenen polimerler ile birlikte organik optoelektronik aygıtlarda polimer
ince filmlerin kullanımını inceleyeceğiz.
2.POLİMER
NANOPARÇACIKLAR
Polimer
nanoparçacıklar tıbbi uygulamalarla özel ilgilidir. Özellikle, ilaç dağıtım
aygıtları olarak polimer nanoparçacıkların son günlerdeki gelişimi tıbbi
tedavilerin gerçekleştirilmesi yolunda devrim yapıyor.
Polimer nanoparçacıklardaki ilaçlar hakkındaki en önemli gerçekler ilaç
moleküllerinin hedefe etkili dağılımına, onların yan etkilerinin azalmasına ve
tedavi edici faydasının artmasına sebep olan kontrollü satışına izin verir [4].
Polimer biliminde ve biyotıbbi mühendisliğinde önemli ilerlemeler polimerik
nanoparçacıklara yeni yapay yöntemlerin gelişimini kolaylaştırdı.
Hazırlık metoduna bağlı olarak,
polimer nanoküreler ya da nanokapsüller gözlenebilir. Genellikle 10 nm’den 300
nm’ye kadar bir çap aralığına sahip olan polimer nanoparçacıklar in-situ polimerizasyonu,
önceden oluştulmuş polimerlerin dağılımını ve kendine derlemesini içeren değişik
tekniklerle hazırlanabilir. İlaç dağıtım aygıtları olarak değişik polimer
nanoparçacıkların in vitro ve in vivo performansları son zamanlarda birkaç eleştiri
makalesinde tartışıldı [5,6].
2.1.Polimerizasyon
İle Polimer Nanoküreler
Sıradan emülsiyon polimerizasyonu 0,1-1
µm aralığındaki polimer parçacıkların üretilmesinde geniş ölçüde
kullanılıyorken, miniemülsiyon ve mikroemülsiyon polimerizasyon metotları son
zamanlarda sırasıyla 50-200 ve 15-50 nm aralığında polimer nanoparçacıkların
hazırlanmasında geliştirildi [7,8]. Emülsiyon/dispersiyon polimerizasyonlarında
stabilizörler olarak polimerleşmiş amfibilik PEO makromonomerleri kullanarak (C1-PEO-C11-MA-n
olarak gösterilen CH3O-(CH2CH2O)n-(CH2)11-OOCC(CH3)=CH2,
n=10, 15 veya 40 ) , örneğin, Gan ve ekibi parçacık boyutu 15 nm ile
200 nm arasında olan polimer (polistiran (PS), poli(metil metakrilat) (PMMA))
mikrolateksleri başarılı bir şekilde hazırladılar [9-11]. Yüksek katı
içeriklerinin % 40 olduğu bildirilmesine rağmen, yüzey aktif maddelerin bol
miktarı bu emülsiyon polimerizasyonu için gereklidir [12,13]. Dispersiyonda
yüzey aktif maddenin oldukça yüksek içeriği sık sık onların biyotıbbi uygulamalarını
sınırlar [14-16].
Son zamanlarda, yüzey aktif
maddenin miktarının en aza indirgenmesinin ve katı içeriklerin miktarının en
yüksek dereceye çıkarmanın yollarını araştırmaya büyük çabalar harcandı. Bu
bağlamda, polimer nanoparçacıklardaki ilaç moleküllerini göstermek için her iki
çözelti ve ara yüzey ile ilgili polimerizasyon metotları kullanıldı. Örneğin,
Couvreur ve ekibi [16], yüzey aktif madde olarak polisorbat-20’nin varlığında
sulu asidik ortamda metil veya etil siyanoakrilat polimerleşmesi ile
poli(alkilsiyanoakrilat) nanoparçacıklarını sentezlediler. Polimerizasyon anyonik
mekanizmayı takip eder ve poli(alkilsiyanoakrilat) nanoparçacıkların üretimi
için kullanılan yöntemin şematik gösterimi şekil 1’de verilmiştir.
Başlama Adımı
Sonlanma Adımı
Şekil
1.
Alkilsiyanoakrilat’ın anyonik polimerizasyonu ile poli(alkilsiyanoakrilat)
nanoparçacık üretiminin şematik gösterimi
Kontrollü satış amaçlarından dolayı,
ilaç molekülleri polimerizasyon reaksiyonundan önce veya sonra her iki polimerizasyon
ortamında çözülebilir. Oluşan polimer nanoparçacıkların uzaklaştırılması ultrasantrifüj
ya da bir izotonik serbest yüzey aktif maddeli ortamda nanoparçacıkların
yeniden uzaklaştırılması ile saflaştırılır.
Daha yakın zamanda Lowe ve Temple
[17] başlangıçta Al-Khouri Fallouh [18] tarafından ileri sürülen ara yüzey ile
ilgili polimerizasyon tekniğini kalsitonini göstermek için poli(alkilsiyanoakrilat)
nanoparçacıklarını hazırlamada kullandılar. Bu durumda, izobutil siyanoakrilat
monomerleri ve kalsitonin Mygliol@ 812 yağı içeren etanol
çözeltisinde çözündü. Daha sonra yağ çözeltisi Mygliol@ damlalarının
yüzeyde meydana gelen ara yüzey ile ilgili polimerizasyonu altında karıştırılan
poloxamer 188’ in sulu çözeltisine eklendi. Oluşan poli(izobutil siyanoakrilat)
parçacıkları süzme ile diğer katkı maddelerinden ayrıldı [19]. % 90 verimli
çalışma ile poli(izobutil siyanoakrilat) nanokapsülleri içinde birleştirilen kalsitonin
bulundu.
Bu çabalarla birlikte polimerizasyon
yoluyla polimer nanoparçacıkların hazırlanmasında, terzi yapımı
nanoparçacıkların yüzey özellikleri (kimyasal, elektriksel, mekanik) yüzey
mühendisliği tarafından rapor edildi [20]. Örneğin, Dokoutchaev ve ekibi [21] polimer
mikro- ve nanoparçacıkların yüzeyi üzerinde metal kolloitleri (Pt, Pd, Ru, Ag,
Au) biriktiren birkaç metot geliştirdiler.
Gümüş ve rutenyum nanoparçacıkların
belirli adsorpsiyonu için hidroksil işlevsellikleri oluşturan yüzey asetoksi
gruplarının kontrollü hidrolizi [22], pozitif yüklü polimer mikro- ve nanoparçacıklardaki
altın kolloitlerin elektrostatik birikimi [21,23] ve poli(vinilpiridin)
nanokürelerindeki Pd nanoparçacıklarının basit adsorpsiyonu örnek olarak
verilebilir [24]. Şekil 2 ‘de gösterildiği gibi bu polimer mikronanoküreler (0,2-0,3
µm çapında) yüzey alanın büyük oranına sahip olan metal nanoparçacıklarla (1-10
nm çapında) işlevselleşti ve özellikle katalizörler, kimyasal/elektronik/optik
sensörler, geliştirilmiş Raman yüzey tarayıcısı için aktif substratlar ve güneş
enerjisi değişimleri için foto katalizörler olarak değişik potansiyel
uygulamalarını gösteriyorlar.
Şekil
2.
(a) Poli(4-vinilpiridin) mikro kürelerinin taramalı elektron mikroskop (SEM)
resmi (b) Kolloidal palladyum nanoparçacıkları ile poli(4-vinilpiridin) mikro
kürelerinin yüzey kapsamını gösteren elektron iletim mikroskop (TEM)
mikrografileri
2.2.Önceden
Oluşturulmuş Polimerlerin Dağılması
Emülsiyon yapıcı maddeler [25-28]
ve süperkritik akışkanların [29-33] kullanımına dayanan önceden oluşturulmuş
polimerlerin dağılmasını içeren ilgili metotlar polimer nanoparçacıkların
hazırlanmasında kullanıldı.
2.2.1.Emülsiyon
Dağılması İle Polimer Nanoküre
Bu durumda, önceden hazırlanmış bir
polimer yüzey aktif maddeyi kullanarak suda yağ emülsiyonu yapmak için ilaç
molekülleri olsun ya da olmasın sulu çözeltisinde emülsiyon yapılan organik
çözücüde çözünür [25,26]. Kararlı emülsiyonun oluşumu üzerinde, organik çözücü
devamlı karıştırılarak ya da ısıtılarak polimer nanoparçacıklar üretmek için
oda sıcaklığında buharlaştırılır.
Sonuçta oluşan nanoparçacıkların
boyutlarını kontrol etmek amacıyla, hem suda çözünmeyen organik çözücülerde hem
de suda çözünen çözücülerde (aseton, metanol) kullanılan biraz değiştirilmiş yağda
su emülsiyon metodu geliştirildi. Bu durumda, suda çözünen çözücünün
kendiliğinden olan difüzyonu daha küçük parçacıklar oluşturan iki faz
arasındaki ara yüzeyle ilgili karışıklığa sebep olabilirdi. Bu nedenle, suda
çözünebilen ortak çözücülerin derişimindeki artış nanoparçacık boyutunda önemli
azalmaya sebep olduğu gösterildi [27].
2.2.2.Süperkritik
Akışkan Metodu İle Polimer Nanoküreler
Bu metotlar kaçınılmaz şekilde
fizyolojik sistemler ve çevreye zararlı olan organik çözücülerin kullanımını
içerir [28]. Çevresel olarak daha güvenli gösterme gereksinimi, istenen
fizikokimyasal özelliklerle polimer nanoparçacıkların hazırlanması için yeni
metotların geliştirilmesinde dinamik bir güç oldu. Bu bakışta, süperkritik
akışkan tekniği organik çözücü miktarında hiçbir iz olmaksızın yüksek saflıktaki
polimer nanoparçacıkları oluşturmak için çekici bir alternatif oldu [29].
Süperkritik akışkan teknolojisinde ayrıntılı tartışmalar bu bölümü kapsamanın
ötesinde olduğu için, ilgili okuyucular monografiler ve uzmanlaşmış eleştirilere
başvururlar [31-33]. Kısacası, tipik süperkritik akışkan metodunda çözünenin avantajı
bir süperkritik akışkanda çözünebilir. Çözelti, çözünenin çökelmesi ile oluşan
süperkritik akışkanın çözücü gücünü azaltmak için ağızlık içinden geçerek
genişletilir. Süperkritik akışkan metodunun avantajları olmasına rağmen,
serbest çözücü tabiatından dolayı, süperkritik akışkanlarda hiç çözünmeyen ya
da az çözünürlük gösteren birçok polimer gibi herhangi ticari uygulamaları fark
edilmeden önce daha fazla araştırma yenilikleri gereklidir.
2.3.Önceden
Oluşturulan Polimerlerin Kendini Derlemesi
Kendini derleme, termodinamik
olarak zayıf kovalent olmayan etkileşimlerle bir arada tutulan kararlı yapılara
moleküller ya da makro moleküllerin toplanmasını gerektirir. Bu zayıf kovalent
olmayan etkileşimler hidrojen bağını, π –π demetini, elektrostatik kuvvetleri,
van der Waals kuvvetlerini, hidrofobik ve hidrofilik etkileşimleri içerir.
Kendini derleme işlemleri hızlı, dinamik ve çok belirgin kovalent olmayan
etkileşimleri gerektirdiğinden dolayı, kendini derleme işlemleri genellikle çok
hızlıdır. Oluşan supramoleküller kovalent olmayan tabiat yüzünden belirli
şartlar altında sürekli ve kendiliğinden olan yeniden düzenleme işlemlerine
maruz kalabilirdi. Bu nedenle, supramoleküler maddeler dış çevresel faktörlere karşılık
olarak bileşenlerini seçebilir ve farklı koşullarda değişme kabiliyetine sahip gibi
davranabilir. Küçük moleküllerin kendini derlemesi yıllarca aktif bir araştırma
alanı olmasına rağmen, polimerik zincirlerin kendini derlemesi son zamanlarda
gelişmektedir. Kabuk-çekirdek ve kabuk-oyuk çekirdek içeren sıra dışı yapılarla
oluşturulan farklı supramoleküller [34-38] başarılı bir şekilde hazırlandı.
2.3.1.Kabuk-Çekirdek
Polimer Nanoparçacıklar
Sadece bir bloğu çözülebilir olan
seçici çözücüdeki iki bloklu kopolimerlerin kendini derlemesi kabuk çekirdek
nanoparçacıkları oluşturabilir (Şekil 3).
Şekil
3.
Seçici çözücüde iki bloklu halka çubuğunun kopolimer zincirlerinin kendini
derlemesi ile oluşturulan kabuk-çekirdek nanoyapısının şematik gösterimi
Bu genel düşünceyi göstermek için,
birkaç grup poli(etilen oksit)-blok-poli(propilen oksit) (PEO-PPO),
poli(N-izopropilakrilamit)-blok-poli(etilen oksit) ve PNIPAM-b-PEO içeren
değişik amfibilik kopolimerlerde ayrıntılı çalışmalar gerçekleştirdiler
[39-44]. Kopolimer sistemlerinde pH, iyonik kuvvet, çözücü bileşimi ve sıcaklık
değişimlerine neden olabilen kabuk-çekirdek yapıların oluşumu gösterildi.
Örneğin, PEO kabuğu ve PNIPAM çekirdeğinden oluşan kendini düzenleyen
kabuk-çekirdek polimer nanoparçacıklar yaklaşık 32o de suda
hazırlandı. Hem PNIPAM hem de PEO blokları oda sıcaklığında suda çözünüyorken,
PNIPAM hidrofobik olur ve 32o den yüksek sıcaklıklarda ‘küreciğe sarım’
değişimine maruz kalır [45,46]. Isınma oranını kontrol ederek, Zhu ve Napper
[45], PNIPAM-b-PEO blok kopolimerlerinden kabuk-çekirdek nanoparçacıkların dar
boyutlu dağılımını hazırladılar.
Uygun iki bloklu kopolimerlerden
kabuk-çekirdek oluşumu belirli kimyasal reaksiyonlar tarafından yapıldı. Wu
[47] tetrahidrofuran’da (THF) başlangıç maddesi olarak çözülebilen
poli(4-metilstiren-blok-fenilvinilsülfoksit) (PMS-b-PVSO) kullandı.
Fenilsülfenik asidin termal ayrışması PMS kabuğunda çözülebilen THF (tetrahidrofuran)
tarafından çevrelenen iletken PA çekirdeği ile birlikte kabuk-çekirdek
nanoparçacıklarının oluşumuna sebep olan çözünmeyen çubuk şeklinde poliasetilen
(PA) bloğu içinde [48,49] çözülebilen ve esnek olan PVSO bloğuna dönüştü (şekil
4). İletken polimerlerle ilgili nanoparçacıklar kabuk veya çekirdek olarak
kolloidal kimya tarafından hazırlandı [50].
Şekil
4.
Isıtıcı üzerinde çözeltideki PMS-b-PVSO iki bloklu kopolimerin kimyasal
reaksiyona bağlı kendini derlemesinin şematik gösterimi
Kabuk-çekirdek nanoparçacıklara
blok kopolimerlerin yaklaşım tarzı etkili metot ve son zamanlarda üç bloklu kopolimerlerin
kullanımını içeren çoklu tabakalı yapısıyla polimer nanoparçacıkları oluşturmaya
devam etmesine rağmen [50], bu metodun genel uygulamaları çoğunlukla iyi
tanımlanmış fiziksel ve kimyasal yapılarla iki bloklu kopolimerlerin hassas
sentezi tarafından sınırlanmıştır.
Blok kopolimerlerin kullanımından
kurtulmak için, Qui ve Wu [51], PEO ve PNIPAM yama kopolimerlerinin sıcaklığa
bağlı kendini derlemesini araştırdılar. Onlar, bireysel PNIPAM polimer
omurgalarında PEO kısa zincirlerinin sayısına ters orantılı olarak kısa PEO
zincirleriyle yamalı PNIPAM zincirleri tarafından oluşturulan nanoparçacıkların
boyutunu gösterdiler (Şekil 5a) [51]. Zincir arası ilişkiyi durdurarak, bu
yazarlar şematik olarak şekil 5b’de gösterilen tek zincirli kabuk-çekirdek
nanoparçacıkları hazırladılar [52].
Şekil
5.
(a) PNIPAM-g-PEO yama kopolimerlerinden kabuk-çekirdek polimer
nanoparçacıkların oluşumunun şematik gösterimi (b) PNIPAM-g-PEO nun omurga
zincirinin küreciğe sarım değişimi boyunca tek zincirli kabuk-çekirdek
nanoyapısının oluşumunun şematik gösterimi
Saf yamalı polimerlerden oluşan
kabuk-çekirdek nanoparçacıkların oluşumundan başka, bir yama kopolimer ve karma
sistemlerde homopolimerin kendini derlemesi kabuk-çekirdek polimer
nanoparçacıkları ‘blok serbest kopolimer’ yaklaşımına alternatif olarak etkili
bir şekilde kullanıldı. Homopolimer ve yama polimer yaklaşımına dayanarak, Liu
ve ekibi [53] nanoküreleri (kabuk-oyuk çekirdek nanoparçacıklar) oyma
yaklaşımını rapor ettiler. Bu yazarlar önce suda metil metakrilat ve
metilakrilik asidin yama kopolimerini (MAF) ve bir poli(ε-kaprolakton)
(PCL) polimer çiftinin kendini derlemesi ile kabuk-çekirdek nanoparçacıkları
hazırladılar. Oluşan nanoparçacıklar çekirdek üzerinde sıkıca bağlanan kısa PCL
dallarıyla MAF kabuğu tarafından dengelenen bir PCL çekirdeğine sahiptir (Şekil
6a).
Daha sonra bu yazarlar oyuk
çekirdeği üretmek için bir enzim ile çekirdeği ayrıştırdığı zaman ‘çapraz bağlı
kabuk nanoparçacıklar’ olarak adlandırılan miseller kabuğu kimyasal olarak
çapraz bağladılar (Şekil 6a) [54]. Çekirdek bozulmasından önce ve sonraki
nanoparçacıkların morfolojileri şekil 6b’de TEM mikrografileri ile gösterilir.
Şekil 6b’de gösterilen nanoparçacıkların dikkatli incelenmesi ile parçacıkların
çapının 100 nm’den 300 nm’ye ve kabuk kalınlığının 10 nm’den 100 nm’ye önemli
bir şekilde büyüdüğünü gösterir.
Şekil
6.(a)
Kendini derleme, çapraz bağlanma ve bozulma işlemlerinin şematik gösterimi (b)
PCL çekirdeğinin bozulmasında önce ve sonra PCL nanoparçacıklarının TEM
resimleri
Bu çalışmaya yakından ilgili
olarak, Blomberg ve ekibi [55] yüzey başlangıçlı serbest radikal polimerizasyonu
boyunca oyuk polimerik nanokapsülleri başarılı bir şekilde hazırladılar.
Özellikle, bu yazarlar önce silis nanoparçacıkların yüzey silanol grupları
üzerinde triklorosilil bağlı alkoksiamin başlangıç gruplarını bağladılar. Daha
sonra onlar kabuk-çekirdek morfolojisi oluşumuna yol açan yüzey başlangıç
gruplarından serbest radikal polimerizasyonunu gerçekleştirdiler (Şekil 7a). HF
ile silis çekirdeğinin kaldırılmasını takiben termik ya da kimyasal çapraz
bağlı polimerik kabuk sağlam oyuk polimerik nanokapsüle neden olur (Şekil 7b).
Şekil
7.(a)
Polimer değişmeli silis nanoparçacıkların şematik gösterimi (b) Polimer değişmeli
silis nanoparçacıklarından oyuk, çapraz bağlı polimer nanokapsüllerin
oluşumunun şematik gösterimi
Şekil 8a ve 8b sırasıyla silis
çekirdeğin kaldırılmasından önce ve sonra çapraz bağlı poli(stiren-ortak-vinilbenzosiklobuten)
değişmeli nanoparçacıklar için taramalı elektron mikroskobu yayma alanını
(FESEM) gösterir.
(a) (b)
Şekil
8.
Silis çekirdeğinin kaldırılmasında önce (a) ve sonra (b) çapraz bağlı poli(stiren-ortak-vinilbenzosiklobuten)
değişmeli nanoparçacıklar için FESEM resimleri
Benzer oyuk nanoküreler ‘serbest
blok kopolimer’ yaklaşımlarını daha basit ve daha ekonomik yaklaşım olarak
dikkate alabilmesine rağmen, kimyasal bozunma yardımı ile kaldırılan çekirdek
ve çapraz bağlı miseller kabuk ile takip edilen seçici çözücülerde kendini
derleyen blok kopolimerler arasından hazırlandı [56-59]. Oyuk polimer
nanoküreler birçok katalizör ve ilaç içeren misafir moleküllerin büyük
farklılığını göstermek için kullanılabilirse polimer oyuk nanoparçacıkların
gelişmesinde ve araştırılmasında ilginç bir artış olur. Açık bir biçimde, bu
alanda gelecek için muhtemel umut veren araştırma ve uygulama mevcuttur.
3.POLİMER
NANOTELLER, NANOTÜPLER VE NANOFİBERLER
Polimer nanoparçacıklar polimer
maddelerin potansiyel uygulamaları ile genişletiliyorken, polimer teller, tüpler
ve fiberlerin çaplarının nanometre ölçüsüne düşürme potansiyel uygulamaların
büyük farklılığı için araştırıldı. Polimer nanoteller, nanotüpler ve
nanofiberler hem nanoaygıtlar için ‘yapım blokları’ olarak hem de geniş ölçekli
dünya ile nanoölçülü varlıklar arasında ‘bileşenleri bağlama’ olarak
faydalıdır. Bu bakışta, iletken polimer nanoteller, nanotüpler ve nanofiberler
metaller ya da inorganik yarıiletkenlerin optoelektronik özellikleri ve
plastiklerin işlemden geçirilme avantajlarına sahip olduğu gösterildiğinden önemlidir.
Polimer nanoteller, nanotüpler ve nanofiberlerin sentezleri, özellikleri ve
potansiyel uygulamalarında iletken polimerler üzerinde kurulan vurgu ile bir genel
bakış sağlarız.
3.1.Polimer
Nanotellerin Uç Destekli Sentezleri
Birkaç nanometre kadar küçük
polimer yapıların üretim ve işletimi için taramalı tünelli mikroskop (STM) ve taramalı
elektrokimyasal mikroskobun (SECM) kullanımı belgelendi [49,60]. Mikrometre
çözünürlüğünde grafit substratlarının belirli bölgeler üzerinde elektrot olarak
pirol’un polimerizasyonu STM ucu kullanılarak elde edildi. 50 µm çizgi
genişliği ve 1 mm uzunluğu ile polipirol şeritleri mikrometre boyutlu polipirol
kuleleri olarak SECM tarafından üretildi [61,62]. SECM biriminde Pt elektrot
üzerinde anilinyum sülfat ve Nafyon çözeltisinin örgü kaplaması ile Wuu [63]
mikrometre ölçülü yapılar içinde anilini polimerleştirdi. Borgwarth [64]
belirli bir yerde sınırlanan tiyofen monomerlerinin oksidatif polimerizasyonunu
üretmek, tiyofen türevleriyle kaplı iletken substrat içinde bromun difüzyonu
ile takip edilen brom içindeki belirli yerdeki bromürün oksidasyonu için
elektrot olarak SECM ucunu kullanarak 20 µm genişliğinde politiyofen
şekillerini başarılı bir şekilde hazırladı.
Nanometre ölçülü polimer yapıları hedefleyen
Nyffenegger ve Penner [65], anilinin elektropolimerizasyonu için elektrot
olarak taramalı tünelli mikroskobun Pt uç kullanılarak boyut genişliği çapta 10
nm’den 60 nm’ye ve yükseklikte 1 nm’den 20 nm’ye olan aktif anilinin
parçacıklarını elektrokimyasal olarak ürettiler. Maynor ve ekibi [66]
yarıiletken ve yalıtkan substratlarda çaplarının genişliği 50 nm’den 500 nm’ye
olan iletken polimer nanotellerin belirli bölgede birikmesi için atomik kuvvet
mikroskop ucunda bir elektrokimyasal reaksiyon kullandılar.
Bumm [67] iletken olmayan alkanethiolat
moleküllerinin kendini derleyen tek tabakalı film içinde dağılan bireysel
konjuge iletken moleküllerin (“moleküler teller”) elektriksel özelliklerini
araştırmak için STM uç kullanımını gösterdi. Yakından ilgili olan fakat ayrı
bir çalışmada, He ve ekibi [68] seçili bölgede STM ucu yalıtım tabakası ile
kaplanan bir altın elektrot ve bir STM ucu arasında iletken polianilin nanotel
köprüsünü elektrokimyasal olarak koydular (Şekil 9) [68].
Şekil
9.
Deneysel kurulumun şematik çizimi. Nanotellerin elektrokimyasal potansiyeli
elektrolitte referans elektrot (RE) ile
ilgili olarak kontrol edildi. Bir sayaç elektrot (CE) standartta
elektrokimyasal kurulum olarak kullanıldı. Transistörün etki alanına karşılaştırmada
RE, WE1 (çalışma elektrot 1) ve WE2 (çalışma elektrot 2) elektrotları giriş, kaynak
ve çıkış elektrotlarına benzerdir.
Gergin polimer nanoteli altın elektrotundan
uzaktaki STM ucuna hareket etmesi üzerine, bu yazarlar metalik nanotellere
benzediği bildirilen kondüktanstaki basamak gibi azalmayı gözlemlediler (şekil
10) [69,70].
Şekil
10.
(a) Bütün gerilme boyunca polianilin nanotelinin kondüktansı. Oklar başlangıç
artışını gösterir ve kondüktanstaki basamak gibi azalma ile takip edilir. (b)
Basamak gibi azalmanın yakından gösterilmesi. Açıklık için (a) ve (b) eğrileri
sırasıyla 2 ve 3 bölünme ile yukarıya taşınır. Substrat ve uç potansiyeller
sırasıyla 0,45 V ve 0,5 V da tutulurlar.
Sıralı iletken polimerler yüksek
iletkenlikler gösterdiği ispatlandığı zaman şekil 10a’da görülen kondüktanstaki
başlangıç artışı nanoteldeki gerilmeye bağlı polimer zincirlerinin sırasına
bağlıdır. Metal nanotellerden yüksek basamaklı ve daha geniş platolu gözlenen
daha küçük kondüktans gerilme boyunca polianilin nanotellerindeki polimer
zincirinin kayması olayını gösterebilir. Değişik çaplarıyla polianilin nanotellerin
kondüktansı farklı kondüktans basamaklarında gerilmeyi durdurarak
elektrokimyasal potansiyelin bir fonksiyonu olarak ölçüldü.
Yarıiletken aygıtlarda giriş geriliminin
kontrolüne benzerlikte [70], He [68] farklı değerlerde substrat elektrodunun
elektrokimyasal potansiyelini sürdürüyorken uç-substrat bias geriliminden (Vbias)
geçerek akım-gerilim eğrilerini ölçtü. Oluşan I- Vbias eğrileri
substrat potansiyeli 0,30 ve 0,55 arasında tutulduğundan neredeyse lineer bir
ilişki gösterir (şekil 11a ve şekil 11b). Bununla birlikte şekil 11c’de
görüldüğü gibi, polianilin nanoteli 0,25 V da doğru akıma çevrilen
karakteristikleri gösterir; bias negatif ise akım küçük oysa bias pozitif
olduğunda akım artar. Doğru akıma çevrilen karakteristikler potansiyeli 0,2 V a
indirildiğinde daha belirgin olur. Omikten doğru akıma çevrilen
karakteristiklere gözlenen geçiş bir ucu uca bağlı ve diğeri substrata bağlı
olan polianilin nanotelini gösteren şekil 11d’de tanımlanan durum göz önünde
tutularak anlaşılabilir. Bu nedenle, iki ucunun elektrokimyasal potansiyelleri
Esup ve Etip de yerleştirilir. 0,3 V dan daha yüksek ya
da yakın elektrokimyasal potansiyellerde polianilin yükseltgenmiş iletken
formda olduğu gibi [71], hem substrata yakın polianilin nanotelinin kısımları
hem de ucu I-V eğrisi omik olan küçük bir Vbias ile Esup =
0,40 V’da elektriği iletiyor. Bununla birlikte, 0,25 V da negatif geniş alan
polianilinin yükseltgenme potansiyelinden daha küçük olan Etip
potansiyellerine hareket eder ve böylece bias’ın pozitif geniş alanı doğru
akıma çevirme işlemine sebep olan Etip in son derece iletken
bölgesine hareket ediyorken polimer iletken olmayan formuna indirgenmiştir.
Doğru akıma çevirme karakteristikleri ve mekanik esneklikleri ile birlikte
iletken polimer nanotellerin kontrol edilebilir kondüktansı değişik
mikro/nanoelektronik aygıtlarda ve diğer birçok uygulamalarında polimer
nanotellerin kullanımı için önemli anlamlara sahip olmalıdır.
Şekil
11.
(a-c) Uç substrat bias geriliminin (Vbias, çıkış-kaynak gerilimi)
fonksiyonu olarak polianilin nanoteli boyunca I akımı (d) Gözlenen I- Vbias
karakteristiklerini açıklayan bir model. Gölgeli çan eğrileri sırasıyla uca
yakın noktalarda nanotelin iletkenliğini ve substrat elektrotlarını gösterir.
3.2.Polimer
Nanoteller, Nanotüpler ve Nanofiberlerin Kalıp Sentezleri
İlginç nanometre ölçülü
mimarlıkları ile polimer nanoteller kalıp olarak gözenekli zarlar ya da supramoleküler
nanoyapıları kullanarak üretildi. Örneğin, Smith [72] son zamanlarda
sıvı-kristal matriksleri içinde kendini organize edebilen iyi tanımlanmış
poli(p-fenilen vinilen) (PPV) nanotelleri ile nanobileşikler üretmek için bir
işlem geliştirdi. Bu işlem kanallardaki PPV nanofiberlerin termik dönüşümünü
oluşturmak ve matriks mimarisinde fotopolimerizasyonun birbirine geçmesi ile
takip edilen PPV’nin başlangıç polimeriyle doldurulmuş hidrofilik kanalların
(çapı 4 nm) sıralı hekzagonal düzeni içinde sıvı-kristal monomer (akrilat) polimerleşmesinin
kendini derlemesini gerektirir. Sonuç olarak, polimer matriksinden PPV
moleküllerini ayırarak elde edilen zincir arası uyarımın giderilmesi daha da
azalmasından dolayı önemli floresan artması gözlendi.
Çoğunlukla, daha az yapısal
eksiklikler ve düzen ile geliştirilen polimer nanoteller ve nanotüpler mezogözenekli
zeolitlerin nanokanalları ya da nanogözenekli zarların gözenekleriyle
oluşturulan bir kalıp içinde sentezlenebilir [73,74]. Kalıp sentez sık sık
uzunluk ve hacimce kontrol edilebilir polimerik tüplerin ya da tellerin
üretimine izin verir (Şekil 12) [75]. Poliasetilen, polipirol, politiyofen,
polianilin ve PPV içeren konjuge polimerlerin kalıp sentezi monomerlere
karşılık olan kimyasal ya da elektrokimyasal oksidatif polimerizasyon ile yapılabilir.
Elektrokimyasal kalıp sentezi anot olarak bir kenarı metalle kaplı zarın
gözenekleri içinde gerçekleşebiliyorken [73], kimyasal kalıp sentezi normal
olarak yükseltgeyici madde ve istenen monomeri içeren bir çözelti içindeki
membrana daldırılarak yapılır.
Şekil
12.
(A) PS alüminyum oksit kalıp zarında hazırlanan küçük liflerin taramalı
elektron mikrografileri (B) Poli(viniliden florit) (PVDF) kalıp zarında
hazırlanan küçük liflerin taramalı elektron mikrografileri (C ) Poli(fenilen
oksit) kalıp zarında hazırlanan küçük liflerin taramalı elektron mikrografileri
(D) PMMA kalıp zarında hazırlanan küçük liflerin taramalı elektron
mikrografileri
Polikarbonat zarlarının gözenekleri
kalıp olarak kullanılırsa, gözenek duvarları boyunca çok iyi sıralı polimerik tüpler
gözenek duvarı ve polimer arasındaki elektrostatik etkileşimlerden dolayı tercihli
polimerizasyon ile üretilir [76]. Bu iletken polimer tüpler azalan gözenek çapı
ile artan elektrik iletkenliklerinin geniş aralığını gösterir [77,78]. Bunun
sebebi, gözenek duvarındaki polimer zincirlerinin sırasının iletkenliği
arttırabilmesi ve daha küçük tüplerin sıralı maddeleri uygun bir şekilde içermesinden
dolayıdır. Polimer çözeltileri ile sıralı gözenekli kalıpları ıslatarak,
Steinhart [79] düzenli yönelim ve monodispers boyutlu dağılımı ile polimer
nanotüplerin üretimi için basit teknik geliştirdi.
Şekil 13 dar gözenek boyutlu dağılımı
ile yükseltgenen makrogözenekli silikon kalıpları ve sıralı gözenekli alüminyum
oksit’in ıslak erimesi ile oluşturulan polimerik nanotüpleri gösterir. Metot
bütün eriyen polimerler, onların karışımları ya da çoklu bileşenli
çözeltilerinden dar boyutlu polimer nanotüplerin dağılımını üretmek için
kullanılabilir. Son zamanlarda, konjuge iletken polimer nanotüpler kendini
derleyen supramoleküler bir kalıp içeren ‘serbest kalıp’ polimerizasyonu kullanarak
sentezlendi [80,81]. Bu çalışmalar, zeolit nanokanallarında ya da alüminyum
oksit zarının gözeneklerinde sentezlenen poliakrilonitril nanotüpleri ile
gösterildiği gibi [83,84] polimer nanotüplerin yüksek sıcaklıkta grafitleşmesi
onları yüksek elektronik ve mekanik özellikleri [82] olan karbon nanotüpler
içinde dönüştürebildiğinden önemlidir.
Şekil
13.
Islak erime ile elde edilen nanotüplerin taramalı elektron mikrografileri (A) PS
nanotüpünün zarar görmüş ucu (B) Kalıbın tamamen kaldırılmasından sonra aynı PS
numunesinden tüplerin sıralı düzeni (C) Sıralı politetrafloroetilen (PTFE)
tüplerinin düzeni (D) Kalıbın tamamen kaldırılmasından sonra makrogözenekli
silikon gözeneklerin düzeninin ıslanması ile elde edilen uzun sıralı hekzagonal
düzeni ile PMMA tüpleri
Diğer yandan, Kageyama ve ekibi [85]
polimerin sentezlendiği gibi gözenekli nanoölçülü reaktörler boyunca
polimerlerin uzaması ile çok yüksek moleküler ağırlıklı polietilenin kristalin
nanofiberlerini hazırladılar. Özellikle, bu yazarlar klasik polimerizasyon katalizörleri
ile mezogözenekli silis fiber reaktörlerin hekzagonal gözeneklerini kapladılar.
Katalizör aktifleştikten sonra, etilen gazı içeren reaktörler kabına basınç
uyguladılar. Dar gözenekler içinde kapatılmasıyla oluşan polimer zincirlerinin
makarna yapıcıdan çıkan spagetti gibi iskeletin dışına büyümesi zorlandı (Şekil
14) [86].
Şekil
14.
Mezogözenekli silika destekli uzama polimerizasyonu ile polietilenin kristal
fiberlerinin büyümesini gösteren kavramsal şema
3.3.Polimer
Nanofiberlerin Elektrodönmesi
Polimer nanoteller ve nanotüplerin
potansiyel uygulamaları henüz tam olarak kullanılmamasına rağmen, polimer
nanofiberler yüksek performanslı filtreler, doku mühendisliğinde yapı
iskeleleri, yara pansumanı, sensörler ve ilaç dağıtım sistemlerini içeren
değişik potansiyel uygulamalar için ilgi çekici olduğu gösterildi [87-90].
Bununla birlikte, düşük fiyatta büyük ölçüde polimer nanoteller/nanofiberlerin
üretimi polimer nanofiberlerin ticari uygulamalarını gerçekleştirmeye doğru
büyük bir meydan okuma oldu. İlk defa 1934’te patentli bir teknik olan elektrodönme
[91] özellikle son zamanlarda Reneker ve ekibi [87-90] tarafından geniş ölçekli
son derece iyi polimer fiberlerin üretimi için etkili bir metot olarak yeniden
gözden geçiriliyor.
Elektrodönme işlemi polimer
sıvısının damlası ve polimer damlasından 5-50 cm uzaklıktaki metalik toplama ekranı
arasında yüksek bir elektrik alanın uygulanmasını gerektirir. Gerilim,
elektriksel kuvvetlerin polimer damlasının yüzey geriliminden üstün gelen kritik
değere geldiği (yaklaşık 5-20 kV) elektriksel olarak yüklü fıskiye polimer
damlasından toplama ekranına doğru akar. Fıskiye tarafından yüklü taşınan
elektriksel kuvvetler toplama ekranına doğru akıcı fıskiyenin hareket etmesi
gibi elektriksel olarak meydana gelen eğik kararsızlıklara zorlanan serilere
sebep olur. Akıcı fıskiyenin komşu kısımlarındaki yükün itici gücü fıskiyeyi
son derece iyi oluşturan polimer fiberlerinden devamlı olarak uzatmaya sebep
olur. Çözücü buharlaşır ve gergin polimer fiber birkaç kilometre uzunluğunda
bir fiberden meydana gelen ekranda toplanır. Bu nedenle elektrodönen polimer
fiberler çapı 50 nm ya da daha az mikrometre aralıklarında üretildi. Bu çap
aralığı sıradan sentetik dokumaları örtüştürür ve daha küçük boylu iki ya da üç
sıralı çaplar boyunca uzanır.
Reneker ve ekibi hem deneysel hem
de teorik davranışlarda önemli ilerlemeler yaptılar. Onlar, elektriksel olarak
yüklü polimer fıskiye ve onun eğik kararsızlıklarının oluşumunda ayrıntılı
teorik çalışmalar gerçekleştirdiler ve çözeltiden değişik sentetik ya da doğal
polimerlerin elektrodönme ile çapları nanometrelerden mikrometrelere değişen
fazla sayıda yeni polimer fiberleri hazırladılar [92-94]. İletken ve sıvı
kristal polimerler boyunca sıradan sentetik polimerlerden biyopolimerlere
sıralanan çeşitli polimerler polimer nano/mikrofiberler içinde elektrodöndürüldüler
[89,95]. Oluşan polimer nanofiberlerin tipik mikroskobik görüntüsü şekil 15’de
gösterilir [96].
Şekil
15.
Ortalama çapı 43 nm olan elektrodönen polistiren fiberlerinin tipik SEM
görüntüsü. Ölçek çubuğu: 1000 nm
Elektrodönen fiber tabakası birim
kütle başına, düşük yoğunluk ve yüksek mekanik esneklikte yüksek yüzey alanına
sahiptir. Bu özellikler elektrodönen fiberleri geniş potansiyel uygulama
alanları için çok çekici yapar. Onların arasında, elektronik uygulamalar için elektrodönen
polimer fiberlerin kullanımı önemlidir. Elektrodönen iletken polimer fiberler
ile ilgili olan hacim oranına göre yüksek yüzey onları elektrokimyasal
reaksiyonun oranı, elektrolitin difüzlenme oranı ve elektrotun yüzey alanına
orantılı olduğunda elektrot maddeleri için mükemmel aday yapar. Reneker ve
ekibi [97] iletken karbon nanofiberler içinde elektrodönen poliakrilonitril
nanofiberlerin pirolizini bildirdiler. Ayrıca pıhtılaşma banyosu içinde
sülfürik asitten polianilinin elektrodönme ile iletken polimer nanofiberleri
hazırladılar ve taramalı tünelli mikroskop, elektron mikroskop ve elektron
kırınımı ile karakterize ettiler.
Norris [98] karışık çözeltilerden elektrodönme
tekniği ile polianilin katkılı kamfor sülfonik asidi (HCSA-PANI) ve polietilen oksit bileşiğinin ince fiberlerini
(yaklaşık 0,95-2 µm çapında) hazırladı. Dört noktalı inceleme metodu [99] fiber
tabakasının iletkenliğini ölçmek için kullanıldı ve aynı çözeltiden üretilen
kalıp filmlerin iletkenliğinin ölçümü ile kontrol edildi. Şekil 16 oda
sıcaklığında HCSA-PANI/PEO elektrodönen fiberler ve filmlerden elde edilen
HCSA-PANI iletkenliğinin yüzde ağırlık içeriğinin etkisini gösterir [98].
Şekil
16.
Oda sıcaklığında HCSA-PANI/PEO elektrodönen fiberler ve filmlerden elde edilen HCSA-PANI
iletkenliğinin yüzde ağırlık içeriğinin etkisi
Şekil 16’da görüldüğü gibi, elektrodönen
fiber ve kalıp filmin ultraviyole görünür (UV-vis) absorpsiyon
karakteristikleri çok benzer olmasına rağmen, elektrodönen fiber tabakasının
iletkenliği kalıp film için kullanılandan daha düşüktür. Kalıp filmlerden daha
düşük olan elektrodönen fiberler için iletkenlik değerleri dört noktalı metotta
özel bir fiberin iletkenliğinden daha çok hacim özdirenci ölçüldüğü için elektrodönen
fiber tabakasının gözenekli tabiatına bağlanabilir. İletken nanofiberlerin elektrodönen
tabakası için ölçülen iletkenlik nispeten düşük olmasına rağmen, yüksek
yüzey-hacim oranı ile birlikte onların gözenekli yapıları hem buharları hem de
sıvıları daha hızlı yeniden katmasına ve katkısının azalmasını sağlar.
Özel nanofiberin iletkenliğini
ölçmek için, MacDiarmid ve ekibi [96] SiO2’nin son derece ince
silikon tabakası ile kaplanan elektrodönen bir tek HCSA-PANI/PEO nanofiberini biriktirdiler
ve nanofiberde 60,3 µm parçalar halinde ayrılmış iki altın elektroda koydular.
Bu yüzden çapları 419-600 nm aralığında olan ağırlıkça %50 HCSA-PANI/PEO
fiberleri için ölçülen yaklaşık 0,1 S/cm iletkenlikli daha az ya da daha fazla
düz çizgi veren akım-gerilim (I-V) eğrileri şekil 17a’da gösterilir (sırasıyla
Fiber 1 ve Fiber 2). Şekil 17b’de verilen 1,32 µm çaplı elektrodönen ağırlıkça
%72 olan bir tek HCSA-PANI/PEO fiberi için iletkenliğin sıcaklığa bağlılığı oda
sıcaklığında iletkenliği 33 S/cm (295 K) olan doğrusal bir çizgi gösterir. Bu
iletkenlik değeri elektrodönen fiberde PANI’nın son derce sıralı tabiatını
ileri süren kalıp film için uygun olan yaklaşık 0,1 S/cm değerinden daha
yüksektir.
Şekil
17.
(a) Ağırlıkça %50 bir tek HCSA-PANI/PEO nanofiberi için akım-gerilim eğrisi (b)
Ağırlıkça %72 bir tek HCSA-PANI/PEO nanofiberi için iletkenliğin sıcaklığa
bağımlılığı
4.POLİMER
NANOFİLMLER
Nanometre ölçülü kalınlıkları ile
polimer ince filmler (polimer nanofilmler ya da nanotabakalar) bilimin temel ve
pratik uygulamalarının görüş noktasından oluşan maddelerin önemli bir
sınıfıdır. Örneğin, konjuge polimer ince filmler, polimer ince film
transistörleri [101-103], fotoiletkenler [104], fotovoltaik hücreler [105] ve
ışık yayan diyotlar (LED) [106,107] içeren optoelektronik aygıtlarda önemli rol
oynarken, polimerik biyomaddelerin yüzeyi üzerinde bulunan
biyomakromoleküllerin ince tabakasının hareketsiz hale getirilmesi için biyoaktiviteler
üretilebilir [100]. Bu bölümde, polimer LED’lerde odaklı değişik pratik
uygulamalara onların önemini birkaç örnek vererek açıklayarak çözelti
kalıplama, plazma kaplaması, Langmuir-Blodgett kaplaması ve fiziksel
absorpsiyon ile oluşturulan polimer ince filmleri ele alacağız.
4.1.Çözelti
Kalıplama İle Polimer Nanofilmler
Çözülebilir konjuge polimerlerin sentezleri
değişik çözüm yöntem metotları (tabaka dönmesi gibi) kullanarak gelişmiş aygıt
yapımları için mükemmel olasılıklar önerir [49]. Elektrolüminesans konjuge
polimerin (poli[2-metoksi-5-(2-etil-hekziloksi)-p-fenilen vinilen]) ince
çözelti kaplı tabakasından meydana gelen en basit tek tabakalı LED aygıtları
anot ve katot elektrotları arasına sıkıştırıldı. İki elektrot arasında, en az
biri saydam ya da yarısaydam olmalıdır. Uygulamada, camla kaplanan bir saydam
indiyum-kalay-oksit (ITO) sık sık anot olarak kullanılır ve düşük çalışma
fonksiyonlu bir metal tabaka (alüminyum, kalsiyum) katot olarak davranır.
Bir LED aracında elektrolüminesans (EL)
polimer tabaka üzerindeki elektrik geriliminin uygulamalarında, düşük
fonksiyonla çalışan katottaki (Al) elektronlar ve yüksek fonksiyonla çalışan
anottaki (ITO) boşluklar ışın yayılım azalması yüzünden daha yüksek dalga
boyunda (Stokes kayması) parlaklık üreten singlet uyarımının oluşması ile
sonuçlanan polimerin sırasıyla en düşük boş moleküler orbitaline ve en yüksek
dolu moleküler orbitaline yerleştirildi. Düşük çalışan gerilim elde etmek için,
genellikle çok ince tabakalı polimer tabaka (yaklaşık 100 nm) kullanılır. Bu
nedenle fotonların dalga boyu Stokes kayması ile birleşen organik ışık yayan
maddelerin enerji aralığına bağlı olarak üretildi. Konjuge polimerler 1 ve 4 eV
arasında (1240-310 nm) π –π* enerji aralığına sahip olduğu zaman, polimer
tabanlı LED’ler ultraviyoleden moleküler mühendisliği sayesinde enerji
aralığını kontrol eden uygun bir renk ile kızıl ötesine yakın bütün spektruma
ışık yaymalıdır [106,107]. Gerçekten, yüksek kuantum verileri ve geniş renk
yayma aralığına sahip polimer LED’ler bildirildi. Polimerik LED’lerin
gelişiminde bugünkü durumun yöntemindeki ayrıntılı tartışmalar için, ilgili
okuyucular monografi toplantıları ve uzmanlaşmış eleştirilere başvururlar [108-111].
Çözüm yöntemi tekniği ince film
polimer oluşumu için basit ve etkili yaklaşım sağlamasına rağmen, oluşturulan
polimer filmlerin kalitesiyle ilgili birkaç probleme sebep olabilir. Bunlar
polimer zincir konformasyonu ve film kalınlığını kontrol etmede çok ince
serbest tek tabakalı ya da çoklu tabakalı polimer ince filmlerin hazırlanması
için zorlukla seçilen uygun çözücüleri içerir. Sonuç olarak, polimer
nanofilmlerin üretimi için plazma polimerizasyonu içeren Langmuir-Blodgett
tekniği ve tabaka tabaka absorpsiyon gibi değişik diğer metotlar geliştirildi.
4.2.Plazma
Polimerizasyonu İle Polimer Nanofilmler
Aslında çözüm yöntemi tekniği ile
ilgili olan bu problemlerden kaçınmak için, ince film oluşum metoduna alternatif
olarak plazma polimerizasyonu kullanıldı. Gaz monomerleri düşük basınçta
(<10 Torr) radyo frekanslı bir elektrik alana maruz bırakıldığında radyo
frekans boşalımı oluşturulur [112,113]. Bu boşalım işlem boyunca, elektrik
alandan uyarılmış halde daha çok elektron, iyon ve serbest radikallerin
üretimine sebep olan moleküllerle çarpışan serbest elektrona enerji transfer
edilir. Bu plazma türleri plazma polimerizasyonu durumunda polimer kaplaması ve
plazma işlemi durumunda yüzey değişikliğine sebep olan yüzeylere doğru çok
reaktiftir. Yüklü parçacıklar üretmek için aktifleşen elektronlar çok yüksek
elektron sıcaklığına (2 eV=23 200 K) sahip olmasına rağmen, ‘soğuk’ plazma
işlemi olarak adlandırılan gaz molekülleriyle termodinamik dengede değildirler
[112]. Bu nedenle, plazma işlemi ve plazma polimerizasyonu çevresel sıcaklıkta
gaz molekülleriyle ve polimerleşmiş plazma tabakası ya da numune yüzeyinin
termik bozulması olmaksızın gerçekleştirilir. Plazma polimerizasyonu koruyucu tabakalar
ya da yapışmaya katkıda bulunan tabakalar için sık sık kullanılan ince, yapıştırıcı
polimer ince filmler oluşturmak için gösterilir ve optik dalga etkileri, sensör
teknoloji ve elektronik/fotonik aletlerde potansiyel uygulamalara sahiptir [113].
Birçok durumda plazma polimerizasyonu elektriksel olarak yalıtıcı organik film
üretmesine rağmen, yarı iletken plazma polimer filmlere birkaç yaklaşım
bildirildi. Diğerleriyle birlikte [114,115], polimerleşmiş plazma polianilin
ince filmlere (yaklaşık 350 nm) sahibiz [116]. Bu nedenle hazırlanan plazma
polianilin filmler, tabaka dönmesi, çözelti kalıbı ya da erime oluşturma ile
takip edilen kimyasal sentez ya da elektrokimyasal polimerizasyon ile oluşturulup
polianilin filmleriyle karşılaştırılan ve fizikokimyasal karakteristikleriyle
geliştirilen çözücüler düz ve serbest oksidanlardır. Plazma polianilin
filmlerde konjuge sıraların varlığı UV-vis, Fourier kızılötesi dönüşüm ve HCl
muamelesi boyunca üç büyüklük sırası ile geliştirilen plazma polianilin
filmlerin iletkenliğine izin veren elektron dönme rezonans ölçümleri ile
doğrulandı. Ayrıca boşaltma şartlarını en iyi şekilde kullanarak plazma
polianilin filmlerin özellikleri ve yapıyı değiştirme olasılığı gösteren uygun
boşaltma şartlarını seçerek gözlenebilen anilinin (C/N=6) C/N’nin daha yüksek
ve daha düşük atomik çapına sahip olduğu gösterildi.
Elektronik uygulamalar için yarı
iletken plazma ile oluşturulan polimer ince filmlerin avantajlarının gösterildiği
değişmemesine rağmen, Cr/PPV/Al yapısı ile LED aygıtındaki PPV/Al ara yüzeyinde
PPV tabakasının oksijen ve nitrojen plazma işlemi birçok büyüklük sırası ile
akımda artma ve doğru akıma çevirme işleminin kaybolmasına sebep olduğu
gösterildi [117]. Benzer şekilde, LED’lerin verim, parlaklık ve ömrünün
herhalde kirleticilerin kaldırılması ile birleştirilen ITO’nun çalışma
fonksiyonundaki artış yüzünden ITO yüzeyindeki hava ya da argon plazma işlemi
ile önemli derecede geliştirildiği gösterildi [118,119]. Diğer yandan, hidrojen
plazmanın açık gerilimi arttırdığı ve ITO’nun çalışma fonksiyonunda büyük
ölçüde azalma yüzünden verimi azalttığı bulundu [118-121]. Bu nedenle, plazma
tekniği LED’lerde arabirim mühendisliği için çok beklenti gösterir [120,121]. Ayrıca,
LED aygıtlarındaki yayıcı tabakalar olarak plazma polimerlerin kullanımı
bildirildi [122]. Hiç şüphesiz önceden gösterilen fotonik ve elektronik
aygıtlar yapmak için potansiyel uygulamalara sahip olan plazma yüzey
dönüşümünün ve yarı iletken organik filmlerin plazma polimerizasyonu vardır.
Çoklu tabakalı polimer nanofilmler ve organik maddelerin mikro boyutlu kalıplarının
kolaylığı bu yönteme ek faydalar sağlayan plazma tekniği ile yapılabilir [123].
4.3.Langmuir-Blodgett
Kaplaması İle Polimer Nanofilmler
Polimer nanofilm oluşumu için
basitleştirilmiş yaklaşımları sağlayan çözüm yöntem ve plazma polimerizasyonu teknikleri
tartışılmasına rağmen, oluşan filmlerde polimer zincirlerin yönelimi çok iyi
bir kontrol sağlar. Langmuir-Blodgett (LB) metodu katı substrat üzerinde
polimer ince filmlerin transfer edildiği bir daldırma işlemi ile takip edilen
gaz/sıvı ara yüzeyinde Langmuir filminin oluşumunu gerektirir [124]. Moleküler
seviyede kontrol edilebilen moleküler tabakaların sayısının rahatlığına ek
olarak, her bir tabakadaki polimer zincirlerinin yönelimi olarak üç boyutlu
film yapısını kontrol etmek için LB tekniğinin diğer önemli bir avantajı
daldırma işlemi boyunca aynı Langmuir filminin izotropik olmayan sıkışması ile
bağımsız olarak kontrol edilebilir olmasıdır [125,126]. Yönlü ve kalıplı LB
filmler [127] sıvı kristal düzen kontrolü için substratlar olarak
kullanılabilir. Sonuç olarak, LB tekniği amfibilik konjuge polimerler, konjuge
olmayan işaretçi polimerler ve hatta belirli yüzey aktif olmayan konjuge
polimerlerden sıralı moleküller düzenlendi ve iyi tanımlanmış yapıları ile nanometre
kalınlıkta çoklu tabakalı filmler yapmak için geniş çapta kullanıldı.
Çok iyi izotropik olmayan iletken
polimerlerin LB filmleri 3 şekilde hazırlanabilir.
1.
Onun hidrofilik ucuna bağlanan bir
konjuge polimer ile hidrofobik grup olarak alkil zincirinden oluşan amfibilik
makromoleküllerin kullanılması [128],
2.
Yüzey aktif olamayan konjuge polimer ve
yüzey aktif maddeden oluşan karışık tek tabakaların kullanılması [129],
3.
İletken polimerlerin hava-su yüzeyinde
ya da önceden oluşturulan çoklu tabakalı film içinde doğrudan sentezi.
Birkaç örnek verecek olursak,
Shimidzu [130-133] polipirol [130], polianilin [131] ve poli(3-alkiltiyofen) [132]
içeren iletken LB filmleri hazırladı. Onlar arasından sübstitüye olmuş
polipriol’un çok tabakalı LB filmleri (200 tabaka) 1010 ‘a kadar
yüksek izotropik olmayan iletkenliği gösterdi [131]. Poli(3-alkiltiyofen)
içeren değişik konjuge filmlerden iyi karakterize edilmiş LB filmleri Rubner ve
Skotheim [134] tarafından mükemmel eleştiriden bahsedilen okuyucular için Cheung
[129] tarafından bildirildi.
Son zamanlarda, PPV tipli LB
filmleri sülfonyum işaretli PPV’den [135,136] ve onun bazı türevlerinden [137-139]
hazırlandı. Polarize olmuş EL salınımları ile LED’ler EL maddeleri olarak
belirli LB filmleri kullanılarak üretildi [140,141]. Esasta, Grüner [142] EL
anizotropisinin analizi boyunca yayma profil miktarının belirlenmesi ile takip
edilen iki bölgenin dik makroskopik yönelimi ile çözülebilen PPV türevlerinin
çoklu tabakalı LB filmlerini yaparak LED’lerdeki yeniden birleştiği bölgedeki
[143] yerin uyarımını kesin olarak belirledi.
4.4.Uç
Adsorpsiyon İle Polimer Kuyrukları
Polimer zincirlerinin bileşiminde
polimer ince filmlerin daha büyük bir sınıfından meydana gelen uç adsorplanmış
polimer kuyrukları substrat yüzeyinde dik olarak sıralandı [144-147]. LB
filmlerindeki polimer zincirlerinin plan içinde yönlenmesi yeni özellikler getirmesi
ve bu nedenle optoelektronik aygıtlarda polimer ince filmlerin kullanım için
alan genişlediği gibi, yüzey sınırlı polimer kuyrukları sıvı kromatografisi ile
moleküler ayrılma, biyomaddelerin biyouyumluluğu, bilginin aktarımı,
metabolizma, hücre zarlarının geçirgenliğini düzenleme ve kolloidal
dağılmaların kararlılığını kontrol etme gibi polimer ince filmlerin birçok
teknolojik uygulamalarını [144-150] kolaylaştırdı. Örneğin, polimer
zincirlerinin sıcaklık/pH duyarlı uç yamalı kapsül zarları (poli(N-izopropilakrilamit))
ya da poli(glutamik asit) uç yamalı polimer kuyruklarının konformasyon değişim
yoluyla pH duyarlı geçitler ya da termoseçici ilaç bırakma aygıtları olarak
kullanılabilir [151,152]. Ayrıca, uç-adsorplu polimer zincirlerin katı
yüzeyler, sıvıların yayılma özellikleri ve katı yüzeylerdeki ince filmlerin
kararlılığı arasındaki sürtünme kuvvetini düzenlemek için kullanışlı olduğu
gösterildi [153,154]. Yüzey sınırlı polimer zincirlerin konformasyonal
değişimleri ve moleküler konformasyonların bilgisi moleküler seviyede onların
performansını ayrıntılı anlama için gereklidir. Adsorplanmış polimerin
araştırılmasında hem teorik hem de deneysel öncülerin [144-147,155-158] yeni
gelişmeleri teorilere karşı yapısal denemenin amacını getirdi.
Genel olarak konuşulan, polimer
zincirlerinin konformasyonunun fazla miktardaki çözeltinin esas kısmından
farklı olan sıvı/katı ara yüzeyinde adsorplandı [144-147]. Bu özellikle
çözeltide rastgele dizilen makromoleküllerin sıvı/katı ara yüzeyinde son derece
gerilmiş polimer kuyrukları olabilen iyi bir çözücüde uç adsorplanmış polimer
molekülleri için doğrudur.
Uç-adsorplu homopolimerler ve iki
bloklu kopolimerler sadece zincirlerdeki ‘kuyruk’ konformasyonunda mevcut
olabilen polimer kuyrukları (Şekil 18a) oluşturabiliyorken, uç adsorplanmış üç
bloklu kopolimerler, ABA (A blokları kısa çubuk parçalarını, B blokları ise
adsorplanmayanları temsil eder.), sıvı/katı ara yüzey kapsamı ve A bloğunun
çubuk enerjisine bağlı ‘kıvrım’ ya da ‘kuyruk’ oluşturabilir (Şekil 18b) [159].
Diğer yandan, adsorplanmış homopolimer yüzey üzerine monomer bileşenlerinin
rastgele adsorplanması sayesinde daha karmaşık konformasyonal yapı (Şekil 18c)
oluşturur.
Şekil 18. Adsorplanmış
polimer zincirlerinin konformasyonları (a) İki bloklu kopolimer ya da uç
adsorplanmış homopolimerin ‘kuyruk’ konformasyonu (b) Uç adsorplanmış üç bloklu
kopolimerin ‘kıvrım’ ya da ‘kuyruk’ konformasyonu (c) Adsorplanmış
homopolimerin kuyruk-kıvrım-dizin konformasyonu
Diğerleri ile beraber, nötron
reflektometri [162-164] ve yüzey kuvvet aygıtı [159-161] (SFA) kullanımı ile
sıvı/katı ara yüzeyinde adsorplanmış polimerlerin yapısal araştırması yapıldı.
Yüzey kuvvet aygıtı polimer adsorpsiyonu için substratlar olarak kullanılan
çapraz silindir konfigürasyonunda yerleştirilen moleküler olarak düzgün iki
mika tabakası içerir [160]. Yüzey ayrımı, D, mekanik ya da piezoelektrik
değiştiriciler ile değiştirilebilir ve interferometri yardımı ile yaklaşık 3Å
doğruluğuna ölçülür. Mika substratları arasında benzer kuvvet, F(D), mika levhalarının biriyle bağlantılı olan saçılma
sabiti bilinen birçok ince levhanın saçılma yansıması gözlenerek doğrudan
ölçülür. Sonuçlar iki mika yüzeyinin eğrilik çapının geometrik ortalaması R
olan yerde F(D)/R‘ye karşı D biçiminde gösterilir ve yüzey alanı birim başına
enerji etkileşimi, E(D), F(D)/R değerini verir [159-161].
Çözücü durumlarının geniş
farklılığındaki yüksek yüzey kapsamında adsorplanmış homopolimer yüzeyleri
arasında etkileşimleri ölçmek için SFA’nın kullanımı başka yerde tekrar gözden
geçirildi [165-166]. Sayısal görüşmelerin tekrarlaması olmaksızın, SFA
araştırmalarından ana sonuçlar anlaşılırlık sebepleri için gerçek F(D)
verilerinin yerine sadece düz eğrileri gösteren şekil 19’da özetlenir.
Şekil
19.
Yüksek yüzey kapsamında değişik çözücü durumlarında adsorplanmış homopolimerler
ile yüzeyler arasındaki etkileşim grafiklerinin özeti
Şekil 19’un (a) eğrisinden
görüldüğü gibi, zayıf çözücüde (Tθ = 35 oC,
T = 24 oC’de siklohekzanda polistiren) adsorplanmış polimer
zincirlerinin üzerinde bulunan yüzeyler arasındaki etkileşim derin, uzun sıralı
(yaklaşık 3Rg , Rg polimer halkasının dönme çapıdır.)
[167-169] çekici kuvvet, hacim etkilerini hesaba katmamalarından dolayı
boşlukta adsorplanmış polimer zincirleri için azaltılan hazır konfigürasyonlar
yüzünden daha düşük D değerlerinde itme ile takip edilen zayıf çözücüde
monomerik çekimden meydana getirilmesi ile karakterize edilir. Teta
sıcaklığında, Tθ, çekici kuvvetler teta noktasında
parça-parça etkileşimlerinin yokluğunda yansıma ile ortadan kaybolur (şekil
19’un (b) eğrisi). Etkileşimler için başlangıç uzaklığı zayıf çözücü durumunda 3Rg
‘den yaklaşık 2Rg ‘ ye azaltır. İyi bir çözücüde, etkileşim pozitif
ikinci virial katsayı ile ilgili itici monomer-monomer etkileşimlerine (osmotik
itme) neden olan daha uzun sıralı 6-8 Rg ‘nin başlangıç uzaklığı
(şekil 19’un (c) eğrisi) ile monoton bir şekilde itici olur.
Simetrik
polistiren-polivinilpiridin (PS-PVP) iki bloklu kopolimeri kullanarak,
Hadziioannou ve ekibi mika/toluen ara yüzeyinde bir polimer kuyruğu oluşturmak
için gerilen PS zincirleri ile adsorpsiyon yapan PVP blokları kovalent olarak
birbirine bağlayarak mika yüzeyi üzerine tutulabilen adsorpsiyon yapmayan PS
zincirlerini gösterdiler. Uç yamalı polimer zincirlerinin bir tabakasını çok
yakından taklit etmek için, Taunton [155] PS-X, bir ucu zwitteriyonik grup
[-(CH2)3N+(CH2)2-(CH2)3SO3-]
ile bitirilen doğrusal polistiren zincirlerini gösterdiği ve PSm-PEOn,
polistiren-poli (etilen oksit) iki bloklu kopolimerleri gösterdiği yerde yüzey
kuvvet ölçümleri için uç fonksiyonlu PS-X homopolimerleri ve son derece
asimetrik PSm-PEOn iki bloklu kopolimerleri kullandı (m
ve n sırasıyla polistiren ve poli (etilen oksit) için polimerizasyon derecesi
ortalama ağırlığıdır ve n küçüktür ). Bu yazarlar etilen oksit ya da
zwitteriyonik grupları arasında güçlü etkileşim olduğunu gösterdi ve mika
yüzeyi mika/çözücü (toluen) ara yüzeyinde asılı durup sallanan bir zincir gibi
adsorpsiyon yapmayan PS bloğuna sıkıca bağlanabilir. Daha yüksek yüzey kapsamında
PS zincirlerinin teorik tahminlere uygun iki polimer kuyrukları arasında
monotonik itici etkileşim vermek için kuvvetli bir şekilde gergin olduğu
gösterildi [155,171,172].
Saf toluen (iyi çözücü) ve
siklohekzanda (zayıf çözücü, Tθ = 34 oC)
boş bir mika yüzeyine karşı uç adsorplanmış PS-PEO iki bloklu kopolimer
zincirlerinin bir tek tabakanın etkileşimlerini doğrudan ölçerek uç
adsorplanmış PS-PEO iki bloklu kopolimer zincirlerinin konformasyonal
değişimleri incelendi [159]. Sonuçlar hiçbir çekme gözlenmeyen ve güçlü itici
kuvvetler görülen logaritma-doğru ölçeği üzerinde şekil 20’de verilir.
Şekil
20.
(a) Siklohekzana daldırılmadan önce ve sonra tolüende (b) Siklohekzanda az
miktar ilk sıkıştırma-gevşeme devreleri boyunca boş mika yüzeyine karşı uç
adsorplanmış PS1420-PEO51 iki bloklu kopolimer tek
tabakası için logaritma-doğru ölçeği üzerinde kuvvet-uzaklık grafiği. Çift
yönlü ok pratik olarak (a) ve (b) arsasındaki değişimlerin tersinir olduğunu
gösterir. Grafiğin içindeki ek doğru-doğru ölçeğinde sırasıyla (a) ve (b)
olarak aynı kuvvet grafiklerini gösterir.
Şekil 20a’dan sonuç çıkarılan yaklaşık
1000 Å’ın etkili tabaka kalınlığı bir polimer kuyruğundan çözelti içine uzanan
PS zincirleri ile kısa PEO kısımlarından geçerek mika yüzeyine bağlanan PS1420-PEO51
zincirlerini gösterir. Şekil 20b tolüen tamamen saf siklohekzan ile
değiştirildikten sonra aynı uç-adsorplu PS tabakasında ölçülen kuvvet-uzaklık
eğrisini verir. Şekil 20a ile karşılaştırmada, şekil 20b siklohekzan/mika ara yüzeyinde
daha sıkı bir polimer tabakası oluşturmak için zayıf çözücüde çökertilen
uç-adsorplu PS kuyruğunu belirsiz bir şekilde gösteren daha kısa ayırma
uzaklığında başlayan daha düz bir itici duvar gösterir. Ayrıca, değişen çözücü
kalitesi ile şekil 20a ve şekil 20b arasındaki değişimler örneğin polimerik
vanalar, sensörler ve sıvı kromatografisinde potansiyel uygulamalar öneren
hızlı dinamikler ile karakterize edilir [173,174].
Yüzey kuvvet aygıtları sıvı/katı ara
yüzeyinde adsorplanmış polimer ince film içinde makromoleküler zincirlerin
konformasyonlar ve konformasyonal değişimleri incelemek için iyi bir deneysel
teknik vazifesi görmesine rağmen [159,175], kuvvet ölçümleri yüzeye normal
yoğunluk kısımlarının dağılımı belirlenemeyebilir. Nötron yansıma deneyleri ara
yüzeye normal yoğunluk görünümünde bilgi sağlar [164,176]. Bu bakışta,
moleküler seviyede çalışabilen önemli zıtlık etkilerinden dolayı yayılma olarak
nötronları seçerek reflektometri ile ara yüzeye normal yüzey-sınırlı
polimerlerin yoğunluk görünüm kısımları araştırıldı. İyi bir çözücüde polimer
zincirlerini sıkıca bağlamak için iki rejimin gerçekleşmesi beklenir. Eğer
aşılama yoğunluğu düşükse, bağlı zincirler birbirlerini etkilemezler ve
‘mantarlar’ gibi ayrı olarak bulunurlar. Eğer zincirlerin Flory yarıçapından
daha küçük çap noktaları arasındaki uzaklık (s < RF) ile aşılama
yoğunluğu yüksekse, polimerler yarı seyreltik bir ‘kuyruk’ oluşturmak için daha
çok uzatılmış bir konfigürasyon tutar [162,163].
Mantar rejiminde, her bir zincir
iyi bir çözücüde bir polimer halkası için Flory yarıçapına benzer bir yarıçap
ile kabaca bir yarıküre doldurmuş gibi düşünülebilir [162,163,177]. Bununla
birlikte kuyruk rejiminde, kuvars üzerinde tolüenden uç-adsorplu PS1700-PEO167
‘ nin yansıma görünümü yarı seyreltik polimer kuyrukları için teorik tahmin ile
uygun parabolik fonksiyon ile ayarlanabilir [178-180]. Üç bloklu kopolimer
zincirlerinde [181] yeni nötron yansıma ölçümleri ABA şekilli uç-bağlı
zincirler onların moleküler ağırlığının yarısının AB şekilli karşılıklarına
eşdeğer tarzında davrandığı ve tutarlı SFA ölçümleri ile yeterli şekilde sağlam
A bloklarına batırılan kopolimerler için genelde kıvrım konformasyonunda
adsorplandığı gösterildi [159,175].
|
5.ÖZEL
MİMARLIKLAR İLE NANOYAPILI POLİMERLER
Bilgisayar ve elektroniklerde
mikroçipler devrim yapıyorken, nanoteknoloji birçok endüstri sektöründe devrim
yapma potansiyeline sahiptir. Tartışıldığı gibi, değişik polimer nanoyapılar
(polimer nanoparçacıklar, nanofiberler, nanofilmler) aygıt uygulamaları için
kullanışlı fizikokimyasal özelliklere sahip olarak hazırlandı. Bununla birlikte,
nanoölçülü varlıklardan makroölçülü dünyaya uygun bağlantılar yapmak için
teknoloji hala büyük bir meydan okumaya devam ediyorken, nanometre ölçüsünde
yeni aygıtlar yapmak, çalıştırmak ve tasarlamak için önemli çabalar gereklidir.
Özellikle, kilometre uzunluğunda ve nanometre ölçüsünde çaplarıyla elektriksel
olarak iletken nanofiberler hem nanoaygıtların yapılımı için ‘yapı blokları’
hem de makroölçülü dünya ve nanoölçülü varlıklar arasında ideal bağlantılar
için kullanışlıdır. Sıralı nanoyapılı polimerlerin etkili üretimi değişik
fonksiyonel nanoaygıtların pratik önemi ve kullanışlı ‘yapı blokları’ içinde
nanoyapılı maddelerin uyumu için ön gereklidir. Daha sonra göreceğimiz kolloidal
kendini derleme, faz ayrımı ve nanokalıplama içeren teknikler polimer maddeleri
ve çok boyutlu sıralı nanoyapıların fonksiyonel sistemlerini inşa etmek için
tasarlandı.
5.1.Sıralı
Nanogözenekli Polimerlerin Kendini Derlemesi
Mekanik, optik, elektronik ya da
magnetik özellikler ile periyodik olarak ayarlanmış polimerler sensörler,
görüntülemeler, mikroelektronikler, veri depolama aygıtları ve doğrusal
olamayan optikleri içeren birçok alanda potansiyel uygulamalara sahiptir [182,183].
Örneğin, fotonik kristaller gibi periyodik dielektrik kitle iletişim araçlı
polimerler ışığı kontrol etmek ve kendi amacı doğrultusunda yönlendirmek için
kullanılır [184,185]. Bu nedenle, 3 boyutlu periyodik ince filmlerin üretimi
uygun matriksler içinde organize olmuş şekilde monodisperse alanların büyük
miktarlarının birleşmesi ile ya da bilim maddelerinde gelişmenin hızlı bir
şekilde ön planda olmaya başladığı kolloit nanoparçacıkların kendini derlemesini
kullanarak düzenler. Sonuç olarak, çoklu boyutlu periyodik yapıların birçok
yeni nanoyapılı polimerleri bildirildi. Birkaç örnekten söz edersek, Kumacheva
ve ekibi [186] 3 boyutlu periyodik yapısı ile nanoyapılı polimerleri üretmek
için kendini derleme yaklaşımını kullandılar (Şekil 21).
Şekil
21.
(a) 3 boyutlu sırası yapısı ile
nanoyapılı polimerler üretmek için yaklaşım tarzının şematik gösterimi (A)
Yumuşak inert kabuklar ve sert fonksiyonel kabuklar ile kabuk-çekirdek polimer
nanoparçacıkların sentezleri (B) 3 boyutlu kompakt içinde polimer nanoparçacıkların
kendini derlemesi (C) Nanoyapılı küreler ile polimer nanobileşikler oluşturmak
için yumuşak kabukların erimesine neden olan kompaktın ısı işlemi (b) 3 boyutlu
nanoyapılı polimer filmlerin hacim morfolojisi ve yüzeyin aynı odaklı lazer
floresan mikroskop resimleri
Şekil 21a’da gösterildiği gibi,
Kumacheva [186] önce bir yumuşak kabuk oluşturan polimer ve bir sert çekirdek
oluşturan polimerden meydana gelen kabuk-çekirdek lateksini sentezledi. Daha
sonra kuru lateks ile takip edilen çökelme, santrifüjleme ya da elektrokaplama
ile 3 boyutlu yapıların ince tabakaları içinde bu kabuk-çekirdek lateks parçacıklarını
paketlediler. Sonunda oluşan maddeler 3 boyutlu nanoparçacık topluluklarından
meydana gelen nanoyapılı polimer ince filmlerin oluşumuna neden olan yumuşak
kabukları eritmek için yüksek sıcaklıkta sertleştirildi. Yüzeyin aynı odaklı
lazer floresan mikroskop resimleri ve 3 boyutlu nanoyapılı polimer filmlerden
hazırlanan hacim morfolojisi yan alanlar kadar iyi z-yönünde son derece sıralı
bir yapı gösteren şekil 21b’de verilir. 3 boyutlu periyodik yapıları ile bu son
derece sıralı nanoyapılı polimerler veri depolama için kitle iletişim
araçlarının belirtisi olduğu kanıtlandı.
Diğer yandan, Jenekhe ve Chen [187]
seçici çözücüde kendini düzenleyen bobin-çubuk iki bloklu kopolimerler ile yapılan
oyuk küresel misellerin kendini derleyerek çok boyutlu sıralı mezogözenekli
polimer maddeleri hazırladılar. Şematik olarak şekil 22a, şekil 22b’de verilen
oluşan maddelerin morfolojisi ile kullanılan yaklaşımı gösterir. Bu özel
durumda (şekil 22b) mikrogözenekler gözlemlenmesine rağmen, küresel deliklerin
sıralı düzenlerinin çapı, periyodikliği ve duvar kalınlığı seçici boyut/şekil
ayrımından fotonik modülasyona uygulama sınırlarının farklılığı için nanoyapılı
delikler ile gözenekli polimer filmler oluşturma olasılıklarını gösteren
kopolimer moleküler ağırlık ve bileşimine bağlı olduğu kanıtlandı.
Şekil 22. (a) Sıralı mikrogözenekli maddeler
içinde basamaklı kendini düzenlemesinin şematik gösterimi (b) Bir alüminyum
substrat (B ve C) ve bir cam lamda (A) çözeltiden çözeltiye iki bloklu
kaplamadan elde edilen mikrogözenekli miseller filmlerin taramalı
elektron mikrografileri ve
kutuplaşmış optik (D) Gözeneklerin geometrik parametrelerinin moleküler
ağırlığa bağlılığı: çap, D; minimum duvar kalınlığı, h; merkezden merkeze delik
periyodikliği, p (h = p - D)
5.2.Eşeksenli
Polimer Nanoteller ve Nanofiberler
Metal nanoteller ve karbon
nanotüplerden sıralı yapıların oluşumu birkaç yıldır aktif araştırma alanı oldu.
Değişik nano- ve mikroüretim teknikleri geliştirildi. Sarkık metalik
nanotellerin düzene sokulması için elektrik ve manyetik alanların kullanımı [188-190],
nanotel şekilleri için desenli yüzey yapıları ile (mikrokanallar) akışkan sıralamanın
birleşimi [191,192] ve sıralı karbon nanotüplerin litografik desenleri [193] örnek
olarak verilebilir. Sıralı polimer nanoteller ya da nanofiberlerin etkili üretimi
daha yeni bir gelişmedir. Birkaç sıralı polimer nanoteller bölüm 3’de
tanımlanan bir kalıbı kullanarak ya da taramalı mikroskop ucunda sentezlenerek
hazırlanıyorken, son zamanlarda bir döner katot toplayıcı kullanarak sıralı elektrodönen
nanofiberlerin oluşma olasılıkları bildirildi [194,195]. İletken olmayan elektrodönen
polimer fiberler buhar ya da çözeltiden bir metal tabakanın birikmesi için ve
uygun iletken polimerler ile kaplama için ‘kalıplar’ olarak kullanıldı [196].
MacDiarmid ve ekibi [96] sulu çözeltide polipirol polimerleşmesinin elektrodönen
fiberlere daldırarak iletken polipirol tabakası (20-25 nm kalınlığında) ile elektrodönen
poliakrilonitril nanofiberin düzenli tabakasını bildirdiler. Bu yazarlar hem de
absorbik asit ve AuS2O3 çözeltisi ile elektrodönen fiberlerin
davranışı boyunca altın kaplı poliakrilonitril nanofiberlerini hazırladılar.
Reneker ve ekibi [197] kimyasal ve
fiziksel buhar birikmesi ile çeşitli diğer maddelerin (C, Cu ve Al) nanometre
altında kalınlığındaki tabakaları ile elektrodönen poli(meta-fenilen
izoftalamit) nanofiberleri kapladılar. Ayrıca saf alüminyum ya da alüminyum
karışımlarından meydana gelen nanotüpleri ve termik bozunma ya da çözücü çözünmesi
yoluyla polimer nanofiber çekirdeği seçici bir şekilde kaldırma ile takip
edilen alüminyum tabakası ile elektrodönen poli(meta-fenilen izoftalamit)
nanofiberi kaplayarak alüminyum oksidi hazırladılar [197]. Poli(meta-fenilen
izoftalamit) nanofiber çekirdeklerinin termik bozunması boyunca, alüminyum
kaplı tabaka alüminyum ve alüminyum oksit karışımlı nanotüpler üreten limitli
yükseltgenmenin sınırlı derecesine maruz bırakılır. Kalıp fiber çekirdek çözünme
ile kaldırıldığında alüminyum kaplı tabakalar yükseltgenmediler. Şekil 23A (a-c)
yaklaşık 10 nm’den 100 nm’ye artan tabaka kalınlıkları ile alüminyum kaplı
poli(meta-fenilen izoftalamit) fiberlerinin TEM resimlerini gösterir. Şekil 23B’de
(a-c) görüldüğü gibi, N, N-dimetilasetamit çözücülü poli(meta-fenilen
izoftalamit) fiber çekirdeklerinin çözünmesinden sonra alüminyum nanotüpler
kaldı. Şekil 23B (a)’da gösterilen alüminyum nanotüpleri ile ilgili olan elektron
kırınım deseni bütün d-uzaylarında alüminyum kristal birim hücrenin özelliği
olan şekil 23B (d)’de verilir.
Şekil
23.
(A) (a-c) (a)’da yaklaşık 10 nm’den (c)’de hemen hemen 100 nm’ye artan kalınlık
tabakaları ile alüminyum kaplı poli(meta-fenilen izoftalamit) elektrodönen nanofiberlerin
TEM resimleri (B) (a-c) poli(meta-fenilen izoftalamit) çekirdeğinin çözücü
çözünmesi ile hazırlanan Al nanotüplerinin TEM resimleri (d) Şekil 24B (a)’da
gösterilen alüminyum nanotüpleri ile nanotüplerin elektron kırınım deseni
Polimer nanoteller ve
nanofiberlerin üretimi ile yakından ilgili olan diğer ilginç alan eşeksenli
polimer nanotellerin ve karbon nanotüplerin sentezidir. Son zamanlarda 800-1100
oC’de Ar/H2 altında demir (II) ftalosiyanin’in (FeC32N8H16,
FePc olarak adlandırılan) pirolizi ile yüzey substratına düşey geniş ölçekli
sıralı karbon nanotüpler hazırlandı ve sıralı karbon nanotüplerin kimyasal
değişikliği için yeni bir yaklaşım geliştirildi [198]. Radyo frekansı plazma
davranışı plazma-bağlı yüzey gruplarının sonraki reaksiyonların özelliği için
nanotüplerin yüzeyine aktive edildi. Daha sonra sodyum siyanoborohidrit ile
Schiff bazı bağlantısının indirgeyici sabitliği ile takip edilen Schiff bazı
oluşumu boyunca plazma aktifli sıralı karbon nanotüpler üzerinde polisakkarit
zincirleri başarılı bir şekilde yerleştirildi (şekil 24).
Şekil
24.
Sodyum siyanoborohidrit ile Schiff bazı bağlantısının indirgeyici sabitliği ile
takip edilen Schiff bazı oluşumu boyunca plazma aktifli sıralı karbon
nanotüpleri üzerine yamalı polisakkarit zincirlerinin şema gösterimi
Oluşan amino-dekstran yamalı
nanotüp filmi hava/su temas açılarını 0 gösterdi. Asetaldehit plazma davranışlı
karbon nanotüp filmi sıralı karbon nanotüplerin davranışsız tabakası için artma
(155o), sesil (146o) ve düşen (122o) hava/su
temas açıları ile karşılaştırıldığında sırasıyla düşük artma (90o),
sesil (78o) ve düşen (45o) hava/su temas açıları verir.
Yüzey yamalı amino-dekstran zincirleri içindeki glikoz birimleri (Şekil 24)
çoklu tabakalı eş eksenli yapılar yapmak için bir metot sağlaması sayesinde
yükseltgenme periyodu [199] ile dialdehit parçaları içinde dönüştürülebilir.
Karbon nanotüp yüzeyi üzerinde
polimer zincirlerinin kimyasal yamasına ek olarak, sıralı iletken polimer kaplı
karbon nanotüp eş eksenli nanoteller (CP-CNT) oluşturmak için aynı tarzda her
bir sıralı nanotüp üzerine bir ortak merkezli uygun iletken polimer tabakasını
elektrokimyasal şekilde biriktirerek yeni iletken eşeksenli nanoteller yapmak
için nanoelektrotlar olarak sıralı karbon nanotüpler kullanıldı [200]. Şekil
25b’de verilen bu CP-CNT eşeksenli nanotellerin SEM resimleri şekil 25a’nın
sıralı nanotüp düzeni olarak aynı özellikleri gösterir, ama tüpler elektropolimerleşmiş
polipirol kaplamanın varlığından dolayı daha büyük bir çapa sahiptir. İletken
polimer tabakanın varlığı TEM resimlerinde açık bir şekilde ortadadır (Şekil 25c)
[200]. Sıralı CP-CNT eşeksenli nanoteller sıradan iletken polimer
elektrotlardan redoks tepkilerinin daha kuvvetli olduğu gösterildiği kanıtlandı
[200]. Eşeksenli yapı nanotüp iskeletinin mekanik kararlılığa [201,202] ve
iletken polimer tabaka [203,204] ile verimli termik ve elektriksel temas
sağlamasına izin verir. Nanotüp destekli iletken polimer tabaka için elde
edilen birim kütle başına geniş ara yüzey alanı potansiyel olarak sensörler,
organik ışık yayan diyotlar ve daha çok sıradan aygıtlarda hazır ara yüzey
alanı ile kuvvetli bir şekilde sınırlandırılan ayırma ve yük enjeksiyonunun olduğu
fotovoltaik hücreler gibi birçok optoelektronik uygulamalarda kullanışlıdır
[49].
Şekil
25.(a)
Sıralı nanotüpler (b) CP-CNT eşeksenli nanoteller (c) CP-CNT eşeksenli
nanotellerin TEM resimleri
CP-CNT eşeksenli nanotellerin
potansiyel uygulamalarını göstermek için, glikoz oksidaz’ın varlığında pirol’un
elektropolimerizasyonu ile sıralı karbon nanotüp substratı üzerinde glikoz
oksidaz (GOx) hareketsiz hale getirildi [205]. Glikoz oksidaz içeren
polipirol-karbon nanotüp eşeksenli nanoteller H2O2’nin
oksidatif potansiyelinde (amperometrik metot) elektro-yükseltgenme akımındaki
artış ölçülerek glikoz yükseltgenme reaksiyonundan oluşturulan hidrojen
peroksidin (H2O2) derişiminin değişimini izlemek için
kullanıldı [205]. Amperometrik tepki aynı şartlar altında glikoz oksidaz içeren
polipirol filmleri ile kaplı sıradan düz elektrotlardan daha yüksek olduğu
bulundu. CP-CNT nanotel sensörleri askorbik asit, üre ve D-fruktoz içeren bazı
parazit türlerin varlığında bile hemen hemen değişmeyen amperometrik tepkileri
ile glikoz için son derece seçici olduğu kanıtlandı. Bu nedenle, CP-CNT
nanoteller yüksek duyarlılık, seçicilik ve güvenilirlik ile yeni glikoz
sensörleri yapmak için kullanılabilirdi.
5.3.Çoklu
Tabakalı Polimer Nanofilmler
Son zamanlarda polimer esaslı çoklu
tabakalı ince filmler ışığın kontrolü ve kullanımı için fotonik kristaller
olarak potansiyel kullanımları sayesinde önemli ilgi gördüler. Gerçekten, farklı
sapma indislerinin faz ayrımlı ince katmanlardan oluşmuş bölgeler ile belirli
çoklu tabakalı polimer nanoyapılar açının isabetine bakmadan hem TE hem de TM
polarize olmuş ışık için bant frekanslarını yansıtarak 1 boyutlu optik yansıtıcılar
olarak kullanıldı [206,207]. Polimer faz ayrımı ile çoklu tabakalı film
oluşumundan başka, çoklu tabakalı polimer nanofilmlerin yapımı LB tekniği
(bölüm 4.3) ve Ferreira ve Rubner [208] tarafından geliştirilen tabaka tabaka
kendini derleme işlemi ile elde edildi. Tabaka tabaka işleminin prensibi sulu
çözeltilerden zıt yüklü polimerlerin kendiliğinden olan alternatif adsorpsiyonda
kalmasıdır. Bu teknik metansülfonik asit ve HCl gibi kuvvetli asitler ile
katkılı yapıldıktan sonra döner kaplama filmleri (0,5-1 S/cm) ile elde edilen
benzer iletkenliklere neden olan kısmen katkılı polianilin ve bir adsorplanmış
polianyon (sülfolanmış polistiren) tabakalarından oluşan çoklu tabakalı ince
filmler oluşturmak için başarılı bir şekilde kullanıldı [209]. Tabaka tabaka
adsorpsiyon işlemine dayanarak, Rubner [210-212], poli (stiren sülfonik asit)
(SPS) ya da poli (metilakrilik asit) (PMA) ve PPV‘den çoklu tabakalı LED’ler
yaptı ve elektrotlar olarak Al ve ITO ile üretilen LED aletlerinin
performansında önemli etkiye sahip olarak kullanılan polianyon şeklini buldu.
Özellikle, PMA/PPV çoklu tabakalardan üretilen LED‘ler gerilimi açmaya bağlı
bir kalınlık ve 105’den daha büyük doğrultma oranları ile 20-60 cd/m2
alanda parlaklık seviyeleri gösterdiği bulundu, oysa SPS/PPV karşıtları gerilim
açmadan bağımsız bir kalınlık ve daha az parlaklık seviyeleri ile hemen hemen
simetrik I-V eğrileri gösterdi. Aygıt performanslarında gözlenen fark SPS’de
sülfonik asitle ilgili olan katkı etkisine bağlanabilir. Ayrıca, son zamanlarda
bu yazarlar polianilin ve poli (vinil alkol), poli (akrilamit) ya da poli (etilen
oksit) arasındaki hidrojen bağı etkileşimleri içeren tabaka tabaka adsorpsiyon
işlemini uzattılar [213]. Öndüzenli/önkalıplı substratları kullanarak, tabaka
tabaka adsorpsiyon işlemi özellikle yönlü/kalıplı konjuge polimerin oluşumuna
sebep olmalıdır.
Polimer-polimer çoklu tabaka
yapıları ile ilgili diğer ilginç alan organik-inorganik hibrit çoklu tabakalı
filmlerin oluşumuna sebep olan kil nanoparçacıkların tabakalı yapıları içindeki
polimer zincirlerinin araya ilave edilmesidir [214]. Organik-inorganik hibrit
bileşikler potansiyel sinerjik etkileri ile her iki bileşen parçalarının
karakteristik özelliklere sahip olan yeni maddelerin sınıfını oluşturur [215-217].
Sıra dışı özellikleri nedeniyle, organik-inorganik hibrit nanobileşiklerdeki
son yıllardaki artış dikkat çekti. Sonuç olarak, poli (etilen oksitler)
[218,219], poli (olefinler) [220], poliimit [221], polipirol [222] ve
polianilin [223,224] içeren değişik polimerler ya bir çözelti ya da bir eriyik
araya ilave etme işlemi [225,226] boyunca kil nanoparçacıklar içine katıldı. En
çok kullanılan kil, tabakalar arasında yaklaşık 1 nm aralığı ile tabakalı yapı
içine istiflenen iki silis tetrahedral tabakası ve bir oktahedral alüminyumdan meydana
gelen montmorillonittir. Tüneller genellikle organokil oluşturmak için
alkilamonyum iyonu değiştirme reaksiyonu boyunca kolayca yerine geçebilen
katyonlar (Na+, Ca2+, Mg2+) tarafından işgal
edilir. Organokil tabakalı yapısında alkilamonyum iyonları polimer
zincirlerinin arasına ilave etmeyi kolaylaştırır. Yüksek araya ilave etme
seviyelerinde, kil pul pul olup dökülen polimer-kil nanobileşikleri oluşturan
polimer matrikslerinde düzgün dağılmak için onların nanoölçülü yapı blokları
içinde pul pul olup dökülebilir. Bu nedenle hazırlanan organik-inorganik hibrit
nanobileşikler uygun saf polimerler ile ilgili olan gazlar için gelişen
çevresel kararlılık, mekanik güç ve daha düşük geçirgenliği göstermek için kanıtlandı
[227-229].
Diğer yandan, belirli elektrolüminesans
organik-inorganik hibrit maddeleri soljel kimyası tarafından hazırlandı [230].
Bu bağlamda, son zamanlarda onların optoelektronik özelliklerinde
konformasyonal etkileri incelemek için kil eksfolyasyonu için gerektirilen
kritik değerin altında araya ilave etme seviyesinde kil nanoparçacıklar içine
konjuge iletken ve ışık yayan polimerler ilave edildi. İyi bilindiği gibi,
konjuge polimerlerin bant aralık enerjileri ve bundan dolayı ilgili olan optoelektronik
özellikler onların zincir konformasyonlarına kuvvetli bir şekilde bağlıdır [71].
Bu nedenle, ışık yayan polimer omurgalarının konformasyonal değişiklikleri
polimer ışık yayan diyotlarda polimer yapısının kimyasal değişimine ek olarak
renk uyumuna alternatif bir yaklaşım olarak kullanılabilirdi. Esasta, ışık
yayma ölçümleri için kil nanoparçacıklar içine ışık yayan poli(1,4-(2,5-bis(1,4,7,10-tetraoksaandesil)fenilen
vinilen)) (EO3-PPV) ilave edildi [231].
Araya ilave etme işlemi X-ray
kırınımı ile belirlenmiş gibi kil tünellerinin yüksekliğindeki sabit bir artış
ile deneysel olarak ortaya koyulur [231]. Birkaç faklı araya ilave etme işlemi
seviyelerinde bileşiklerin fotolüminesans (PL) spektrumu şekil 26’da verilir.
Görüldüğü gibi, PL salınımı araya ilave etme seviyesindeki artış ile bir
kırmızıya kayma gösterir. Şekil 26’nın içine konulan ek parçada içeren yaklaşık
% 20 ağırlıkta (w/w) ,EO3-PPV’nin özelliği, yaklaşık 610 nm değerine
sınırlanan artan polimer miktarı ile sürekli artan λmax gösteren polimer miktarında PL
zayıf konumunun (λmax)
bağlılığıdır ve sonra araya ilave etmeye rağmen değişmeden kalır. Bu özellikler
etkili bağlanma uzunluklarında artmaya sebep olan ve bu nedenle bant aralık
enerjisine eşlik eden bir azalma ile bir ‘yoğun bobin’ den ‘genişletilmiş
bobin’ e ilave etmeye bağlanabilirdi.
Şekil
26.
Farklı araya ilave etme seviyelerinde ilave edilen EO3-PPV kil
nanoparçacıklarından PL yayılımları
İlave edilen EO3-PPV
nanoparçacıklarına dayanarak tek tabakalı LED aygıtlarından elde edilen
sonuçlar PL salınımına benzer bir EL spektrumu gösterdi. Umulduğu gibi, aynı
singlet uyarımları ile önerilen EL ve PL salınımları arasındaki benzerlik hem
PL hem de EL uyarımları üzerinde meydana getirildi.
Kil tabakaları ile serpiştirilen
polimer ince filmlerden meydana gelen tabakalı nanobileşiklerin hazırlanışı ile
yakından ilgili olarak, Matsumoto ve ekibi [232] farklı doldurmalar ile yeni
polimer sandviçleri göstererek daha ileri basamağa taşıdılar. Bunu yaparken, bu
yazarlar önce alkilamonyum katyonlarının tabakaları arasında sıkıştırılan
mukonat anyonlarının tabakasından meydana gelen tabakalı yapılar oluşturdular (Şekil
27). Daha sonra ultraviyole ışığa maruz bırakma ile ince-molekül polimer tabakaları
içinde tabakalı mukonat anyonlarını polimerleştirdiler. Aside ‘yapay kil’ in maruz
bırakılması üzerine, alkilamonyum katyonları yüksüz polimer tabakaları serbest bırakmak
için kaldırıldı. Serbest bırakılan polimer tabakaları moleküler tanımadan
kimyasal saflaştırmaya değişen potansiyel uygulamaların geniş farklılığı için
birçok alkilamonyum iyonlarından biri ile tekrar yapıştırılabilir.
Şekil
27.
Farklı doldurmalar ile moleküler sandviçlerin nasıl inşa edildiğini gösteren
şematik gösterim
5.4.Faz
Ayrımı ve Nanokalıplama İle Nanoyapılı Polimerler
Tartışılan izole edilmiş polimer
nanoyapılar (nanoparçacıklar, nanofiberler ve nanofilmler) ve derleyicilerinden
başka, polimer morfolojisinin esas kısmından meydana gelen nanoyapılı polimer
bölgeleri (bu nedenle polimer maddelerin diğer özelliklerinden ayrılamayabilen)
polimer faz ayrımı ve nanokalıplama sayesinde hazırlandılar.
Kendini derleme tekniği
tartışıldığı gibi, polimer faz ayrımı litografik teknikler ile zor olan
nanoölçülü yapılar için fırsat sağlıyorken, nanoyapılı polimerlerin üretiminde
önemli bir rol oynar [233,234]. Karışmaz polimer karışımlarında mikro faz
ayrımı için gerekli durumlar onların moleküler mimarlıklarına, monomerlerin
doğasına, bileşenlerine ve moleküler ağırlıklarına bağlıdır [235,236]. Polimer
yapılar ve faz ayrım şartlarının değişmesiyle, genellikle birkaç onlu nanometre
aralığında boyutları ile en az yedi iyi tanımlanmış mikrobölgeli yapılar
polimer maddelerde gözlendi (Şekil 28).
Şekil
28.
İki bloklu kopolimerlerin faz ayrımı ile oluşturulan deneysel olarak gözlenen
nanoyapı
Faz ayrımlı polimer sistemlerde
gözlenen bu iyi tanımlı mikrobölgeli yapılar arasında, blok kopolimer ile
oluşturulan silindirik mikrobölgeler nanobüyüklükte destekler ya da
nanogözeneklerin bir düzeni içinde ince polimer filmlere dönüştürülebilen büyük
ve küçük bileşenlerin seçici kaldırılması olarak önemlidir. Sonuçta oluşan polimer
nanoyapılar elektronik ya da manyetik nanoyapılı maddeler hazırlamak için kalıplar
olarak ya da moleküler ayırma için zarlar olarak kullanılabilirdi.
Blok kopolimerlerin faz ayrımı 10
yılı aşkın süredir yoğun bir çalışma konusu oldu [233-236]. Son zamanlarda belirli
faz ayrımlı blok kopolimer ince filmlerde silindirik mikrobölgeler, kopolimer
ve rastgele kopolimerlere [237,238] sıkıca bağlanan substrat arasında ara yüzey
etkileşimlerini kontrol ederek ya da yüzeye normal bir dış elektrik alan
uygulayarak [239-241] substrat yüzeyine normal yönlendirilebildiği gösterildi. Şekil
29A ve 29B PS kesrinin 0,60’ına sahip PS ve PMMA’nın bir rastgele kopolimeri
ile ön kaplanmış Si substratı üzerine döner kaplama faz ayrımlı asimetrik
polistiren ve poli (metil metakrilat) (PS-b-PMMA, PMMA’nın yaklaşık %30 hacim
kesri) blok kopolimer ince film (40 nm kalınlığında) için atomik kuvvet
mikroskopu (AFM) resimlerini gösterir [242]. Substrata dik yönde yönlendirilen
silindirik mikrobölgeler özellikle 29B’deki faz resimlerinde açık bir biçimde
bellidir. Uygun AFM yüksekliği ve seçici çözücüde çözünme ve derin UV ışıması
ile PMMA bileşeninin seçici olarak kaldırılmasından sonra aynı PS-b-PMMA filmi
için faz resimleri sırasıyla şekil 29C ve 29D’de verilir. İkisi de polimer
filminde dik olarak yönlendirilen dairesel nanodeliklerin sıralı düzenini
gösterir.
Şekil
29.
PMMA silindirlerinin kaldırılmasından sonra [(C) yükseklik resimlerini ve (D)
faz resimlerini gösterir] ve önce [(A) yükseklik resimlerini ve (B) faz
resimlerini gösterir] çekme modunda 170 oC’de sertleştirildikten
sonra bir nötr substrat üzerinde bir PS-b-PMMA blok kopolimer ince filmi için
AFM resimleri
PS-b-PMMA matriksleri içine uygun
moleküler ağırlıkları ile PMMA homopolimerler ekleyerek, Jeong [243]
yönlendirme ve onların uzaysal sırasını bozmaksızın blok kopolimer filmlerde
oluşturulan silindirik mikrobölgelerin boyutlarını ayarlayabildi. Onlar uygun kopolimer
ya da sadece homopolimer bloğunun ve homopolimerin seçici kaldırılması ile elde
edilen saf kopolimerler ile yapılabilenlerden daha büyük ya da daha küçük gözenek
çaplarını buldular. Bu amaçla, hem 6 nm hem de 22 nm çapında gözenekler aynı
blok kopolimer filmden hazırlandı.
Son zamanlarda, bu yazarlar faz ayrımlı
PS-b-PMMA nanogözenekli filmler ve polimer kalıplarının seçici kaldırılması ile
takip edilen bu polimer nanoyapılarda metal (Cr, Au) ince filmlerin
buharlaştırılması ile sırasıyla metal nanouçlar ve nanogözenekli metal filmler
üretmek için kalıplar olarak nanobüyüklükte destekler kullandılar [244].
Polimer faz ayrımına dayanarak,
Berggren [245] farklı bant aralıkları ile sübstitüye olmuş politiyofenlerden
oluşan polimer karışımlarında kendini organize etme (faz ayrımı) ile yayılma
özellikleri ve bileşenlerin sırasına sahip olan alt mikrometre boyutlu
bölgelerin oluşumunu gösterdi. Sonuç olarak, gerilim kontrollü birçok renk
salınımı polimerik elektrolüminesans renk görüntüleri yapmak için etkili bir
yol önererek elde edildi.
Çözünür sübstitüye olmuş
politiyofenler gibi, poliasetilen anyonik Ziegler-Natta olarak adlandırılan yol
ile poliizopren, polistiren ya da polibutadien ile kopolimerler yaparak
çözünebilirdi [49]. Bu nedenle poliizopren-poliasetilen iki bloklu kopolimerleri
(PI-PA), poliizopren zincirleri ile ilgili olan yüksek esneklik ve çözünürlüklü
ve bir makromolekül içinde birleştirilen çözünmez konjuge poliasetilen
zincirlerinin sertlik ve iletkenlik özellikleri olan alışılmamış konumda
hazırlandı. Bu iki blok arasındaki büyük fiziksel özelliklerden dolayı, PI-PA kopolimerleri
çözeltide faz ayrımı ve katı halde yapı alanı göstermesi beklenir [246,247].
Gerçekten, son zamanlarda yalancı içiçe polimer ağı’nın (PIPN) oluşumuna neden
olan PI-PA kopolimer filmlerinin I2 katkılaması bulundu. Bir araya
toplanan yapılar (özellikle PIPN ağı) PI-PA kopolimerlerinin [247] elektriksel
özelliklerini ayarlamada önemli bir rol oynar ve katkılamaya bağlı faz ayrım
işlemi nanometre ölçüsünden mikrometre ölçüsüne farklı sıralı yapılar ile
değişik çoklu fazlı iletken polimer yapmak için potansiyel anlamlara sahip
olabilir.
Ayrıca, iki homopolimer tabakası
bileşeni [248], iki yabancı duvar [249-252] ya da polimer faz ayrımı boyunca
polimer zincirlerin şekilleri için büyük alan öneren sıvı/katı ara yüzeyi [253,254]
arasında sınırlanan blok kopolimerler için zincir ayrımı deneysel olarak
gözlendi ya da teorik olarak önceden tahmin edildi. Birkaç örnek verecek
olursak, birkaç başka grup çeşitli litografik teknikler ile polimer kuyrukların
kalıplamasını bildiriyorken, Zhao ve ekibi [255] seçici çözücüler ile işlem
üzerinde bağlanan PS-b-PMMA kuyrukları ile nanokalıp oluşumunu deneysel olarak
gösterdiler [256].
İyi bilindiği gibi, fotolitografik
işlem alt mikrometre ölçüsünde mükemmel çözme ile yıllardır yarıiletken
endüstrilerde (günümüzün büyük ölçüde bütünleşmiş aygıtlarda devre
elementlerinin şeklini çizmek için) kalıp oluşumu için kullanılır. Karbon
nanotüpler ve iletken polimerlerin fotolitografik şekli üzerindeki son çalışmalar
[100,257] çeşitli organik elektronik maddelerin nanoşekilli oluşumları için
etkili yöntem sağlayan uygun kimyasal reaksiyonlar ile birleştirilen
fotolitografik teknikleri gösterdi [100,257,258]. Örneğin, 1988’de Thakur
konjuge olmayan cis-1,4-poliizopren’in iletkenliğinin iyot ile katkılamada yaklaşık
10 önemli basmak ile arttırıldığını bildirdi [259]. İletken kauçuk ile
yapılabilen ve iletken polimerlerin modern teorisine Thakur’un iddiasının
potansiyel meydan okumasındaki kolaylıktan dolayı, Thakur’un çalışması birkaç
bilimsel dergiden övgü dolu yorumlar aldı [260-262]. Bu arada,
trans-1,4-poliizopren, 1,4-poli-(2,3-dimetilbutadien) ve trans-1,4-polibutadien
gibi izole olmuş çifte bağlı (konjuge olmayan) çeşitli diğer polimerler katı
halde iyot ile katkılandığı zaman iletkenlik ve renkte karanlık olduğu bulundu.
Bununla birlikte, cis-1,4-polibutadien aynı şartlar altında I2 katkılamada
iletken olur ya da renk değiştirmez [260-262]. Önce HI ayrılması ile takip
edilen polimer zincirinde izole olmuş çifte bağların içindeki I2’nin
polar eklenmesi boyunca poliizopren omurgasında doymamış çifte bağların konjuge
olmuş sıralarını üreten 1,4-poliizopren’in I2 katkılaması gösterildi
[263].
I2 bağlı konjugasyon
için reaksiyon mekanizması şekil 30’da gösterilir ve bu nedenle üretilen
konjuge sıralar I2 katkılı poliizopren’in yüksek iletkenliği için
güvenilir olduğu gösterildi. Şekil 30’da gösterilen reaksiyon birkaç grup
tarafından bildirilen optik ve diğer spektroskopik ölçümler ile doğrulandı
[263-267].
Şekil
30.
Konjuge sıralarının oluşumuna neden olan iyotlu polidien’in reaksiyonları
İletken polidienlerin
araştırılmasında [264], cis- ve trans-1,4-polibutadien’in
şekil 30’un reaksiyon yönünde farklı davranış sergilediği bulundu. Şekil 30’da
verilen cis-1,4-polibutadien için reaksiyon sırası oda sıcaklığında (II)
ürününde sona erdi, oysa trans izomer için reaksiyon sırası elektrik
iletkenliği veren konjuge sıraların oluşumuna neden olan (III) ve (IV) ürünleri
yönünde ilerledi. Spektroskopik ölçümler ve moleküler orbital hesaplamaları oda
sıcaklığında E-2 ayrılma mekanizması (şekil 30 reaksiyon (2)) boyunca hidrojen
iyodun ayrılmasını engelleyen iyotlanmış cis-1,4-polibutadien omurgası (ürün
II) içinde elektronik ve sterik etkileşimlerle uygun olmayan birleşme ile
gösterildi ve bu nedenle cis-1,4-polibutadien durumunda konjuge sıraların
oluşumu durdu [264]. Bununla birlikte,
cis-1,4-polibutadien trans izomeri içinde [268] fotoizomerleştirilebilir ve
izomerleşen madde iyot katkılamasına uygundur. Bu buluş cis izomerin onun trans
karşıtı ve fotoizomerleşmiş trans-1,4-polibutadien zincirlerinin sonradan gelen
I2 bağlı konjugasyonu içinde belirli bölgede fotoizomerizasyonu
boyunca cis-1,4-polibutadien filmlerinden iletken kalıpların fotolitografik
üretimi için yöntem sağlar [269]. Bu nedenle, oluşturulan iletken şekiller
renklidir ve iletken polimer bölgelerini hayal edebilme imkânını sağlayan güçlü
floresans salınımı gösterir.
Oluşturulan iletken kalıpların
örnekleri şekil 31a’da gösterilir. Fotomaske yapısının yakın bir tekrarıdır ve
mikrometre ölçüsünde iletken teller açık bir biçimde bellidir. İletken kalıbın aynı
floresans mikroskobik resmi şekil 31b’de verilir. Optik mikrografi olarak şekil
31a ile aynı özellikleri gösterir, fakat resimde ters yoğunlukludur. Şekil 31a’da
iyot katkılı trans-1,4-polibutadien’in karanlık bölgelerinin özelliği, konjuge
yapılardan meydana getirilen floresans salınımı ile tutarlı şekil 31b’de
floresans salınımına parlak artış verdi [270,271]. Şekil 31b’deki karanlık
bölgeler cis izomer ile ilgili olan floresan olmayan bileşenleri temsil eder.
Bu çalışmada elde edilen çözünme ışık dalga boyu ve alt mikron çözünmesi ile
polimer kalıpların üretimi için geliştirilebilen fotomaske yapısı ile sınırlandı.
|
(a) (b)
Şekil
31.
(a) İyotlanmış cis-1,4-polibutadien matriksinde fotoizomerleşmiş trans-1,4-polibutadien
bölgelerinin I2 katkılama ile elde edilen bir kalıbın optik
mikroskop resmi. Karanlık alanlar I2 katkılı polibutadien
bölgeleridir ve resmin alt kısmında beyaz dikdörtgenlerin genişliği 18 µm’dir.
(b) İletken kalıbın floresans mikrografisi
Son zamanlarda, karbon nanotüplerin
kalıp oluşumuna uygulanabilen litografik teknikler gösterildi. Karbon
nanotüpler çoğu kez karışık durumlarda mevcut olan birçok yaygın teknik ile
sentezlenmesine rağmen [272,273], sıralı karbon nanotüpler sentez sonrası
üretimi ya da senteze bağlı sırası ile hazırlandı [100]. Bölüm 5.2’de kısaca
bahsedildiği gibi, diğerleri arasında [274-278], saf kuvars cam tabakalar
üzerinde demir (II) ftalosiyanin’in pirolizi ile substrat yüzeyine dik olarak
dizilen büyük ölçülü sıralı karbon nanotüpler hazırlandı [279]. Sonradan, alt
mikrometre çözünmesi ile sıralı karbon nanotüplerin kalıplanması için mikroüretim
metotları geliştirildi [280]. Bir çalışmada, bir mikrometre ölçüsünün altındaki
çözünmeler ile dik olarak sıralı karbon nanotüp düzenlerinin fotolitografik
üretim için yeni bir metot geliştirildi [281].
Şekil 32a fotolitografik işlemin
basamaklarını gösterir. Uygulamada, önce kuvars substrat üzerine değiştirilmiş
diazonaftokinon (DNQ) krezol novolağının pozitif bir foto direnç filmi
fotolitografik olarak kalıplandı. Fotomaske boyunca UV ışıması üzerinde, maruz kalan
bölgelerde DNQ-novolak foto direnç filmi, fotokimyasal Wolff yeniden
düzenlemesi yoluyla hidrofobik DNQ’dan hidrofilik inden karboksilik asit
gruplarının fotoüretimi sayesinde sodyum hidroksitin sulu çözeltisinde çözünür
hale getirildi. UV’ye maruz kalan bölgelerde sıralı karbon nanotüplerin belirli
bölgedeki artışına sebep olan FePc’nin pirolizi gerçekleştirildi (Şekil 32b).
Bu durumda, uygun karbonizasyon işleminden sonra fotolitografik olarak kalıplı
foto direnç filmi, sıralı nanotüplerin kalıplı artışı için bir karanlık maske
olarak davranır. Bu metot mevcut olan fotolitografik işlemler ile tamamen uyum
içindedir [283].
Şekil
32.
(a) Fotolitografik işlem ile sıralı karbon nanotüplerin mikrokalıplı oluşumunun
şematik gösterimi (b) Fotolitografik olarak ön kalıplı bir kuvars substrat
üzerinde FePc’nin pirolizi ile hazırlanan sıralı nanotüplerin kalıplı filmlerinin
tipik SEM mikrografileri
Ayrıca, mikro-kontakt baskı (µCP)
ve mikrokalıplama teknikleri [284] substrat yüzeyine normal yönde sıralı karbon
nanotüplerin mikrokalıplarını hazırlamak için kullanıldı [285]. µCP işlemi
serbest SAM bölgelerinde polimer zincirlerinin sonraki adsorpsiyonu ve kuvars substrat
üzerinde alkil siloksan’ın kendini derleyen tek tabakalarının (SAM’ler) belirli
bölgesine taşınmasını gerektiriyorken (şekil 33a), mikrokalıplama metodu bir
kuvars tabaka ve bir polidimetilsiloksan (PDMS) elastomer kalıbı arasında
sınırlandırılmış polimer çözeltisinin ön kaplanmış bir ince tabakasından çözücü
buharlaşması boyunca polimer kalıplarının oluşumuna izin verir (şekil 33b). Her
iki durumda da oluşan DNQ-novolak foto dirençli kalıplar 800-1100 oC’de
Ar/H2 atmosferi altında demir (II) ftalosiyanin’in pirolizi ile
serbest polimer bölgelerindeki sıralı nanotüplerin belirli bölgedeki artışı
için siyah karbon içinde karbonlaştırıldı (şekil 33c). Konumsal çözünme
kullanılan maskenin çözünmesi ile sınırlandırılır ve alt mikrometre özellikler
elde edilir.
Şekil
33.
(a) Mikro-kontakt baskı ile sıralı karbon nanotüplerin kalıplarını üretme
yönteminin şematik gösterimi (b) Çözücü destekli mikrokalıplama ile sıralı
karbon nanotüplerin kalıplarını üretme yönteminin şematik gösterimi (c)
Mikrokalıplama tekniği ile foto direnç ön kalıplı kuvars üzerinde FePc’nin
pirolizi ile hazırlanan sıralı nanotüp kalıbının tipik bir SEM resmi
Sonradan, uygun fotokalıplı
substratlar üzerinde FePc’nin pirolizi ile hazırlanabilen iyi sıralı karbon
nanotüplerin 3 boyutlu mikrokalıpları bulundu [286]. Özellikle bu durumda, fotokalıplama
bir negatif foto direnç kalıbı üretmek için çözelti oluşması ile çiftleştirilen
silisyum pul ya da kuvars tabaka üzerinde kimyasal olarak gücü arttıran foto
direnç tabaka döner kaplamanın çapraz bağlı fotolitografisi ile elde edildi.
Uygun yüzey özelliklerinden dolayı, kalıplı foto dirençli tabaka, serbest foto
direnç substrat yüzeyi olarak FePc’nin pirolizi ile sıralı karbon nanotüp
artışını desteklemek için bulundu. Bununla birlikte, foto direnç filmi ile
kaplanan ve kaplanmayan yüzey alanları arasındaki kimyasal türdeki fark, farklı tüp uzunlukları ve sıkıştırma
yoğunlukları ile nanotüpün belirli bölgesindeki artışına neden oldu (şekil 34).
Şekil
34.
3 boyutlu sıralı karbon nanotüp mikrokalıbının tipik SEM mikrografileri
Bu tartışmadan görüldüğü gibi,
çeşitli elektronik ve fotonik aygıtların yapımı için uygun olan alt mikrometre
ölçüsünün altındaki çözünmeler ile sıralı nanotüplerin mikrokalıpları
litografik teknikler ile hazırlandı. Karbon nanotüp duvarı üzerinde kimyasal ya
da elektrokimyasal olarak bağlanabilen polimer zincirleri ile kolaylıkla
çiftleştirilen litografik kalıplı metotlar (bölüm 5.2), sensör düzenleri ve
çeşitli optoelektronik aygıtların yapımı için kalıplı bir biçimde nanoyapılı polimer
nanotüp eşeksenli nanotellerin oluşumuna izin vermelidir.
Diğer yandan, 3 boyutlu polimer
nanokalıpları bazı klasik olmayan litografik tekniklerle hazırlandı. Özellikle,
maskeye bağlı kendini derleme (MISA) işlemi polimer filmlerde nanokalıp
oluşumuna uygulandı [287-290]. Bu işlemde, çıkıntı yapan kalıplar ile bir maske
dış alanların (termik ya da elektriksel alan) varlığında ya da yokluğunda
polimer eriyiğinin (PMMA, PS) en üst yüzeyi üzerinde belirli bir uzaklığa
yerleştirildi. Bu nedenle, polimer eriyiğinin sonraki katılaşması maske
çıkıntısı ile aynı bir yanal boyut ile polimer kalıplarının oluşmasına neden
olur. MISA kalıplama tekniğini kullanarak nanometre ölçüsü altındaki boyut
özellikleri ile 3 boyutlu polimer kalıpları hazırlanabilir [288]. Şekil 35A
MISA kalıplaması için sistematik olarak tipik bir yöntem gösterir. Polimer
nanokalıpların AFM resmi iyi tanımlanmış 3 boyutlu nanokalıplı yapıları
gösteren şekil 35B’de verilen MISA tekniği ile üretildi.
Şekil
35.
(A) (a) Düz bir silikon substrat üzerinde bir ince polimer film tabakasının
MISA şeması (b) Polimer filmi üzerinde bir uzaklığa yerleştirilen çıkıntı yapan
kalıplar ile bir maskenin MISA şeması (c) Bir maske çıkıntısı altında bir mesa
içinde kendini inşa eden polimer filminin MISA şeması. Mesa, maske ve substrat
arasındaki uzaklığa eşit bir yükseklik, maske çıkıntısı ile aynı bir yanal
boyuta sahiptir. (B) MISA tarafından oluşturulan PMMA kolonlarının AFM resmi.
Her bir PMMA kolonu maskede her bir nokta çıkıntısı altında oluşturulur.
Görüldüğü gibi, MISA metodu alt
mikrometre/nanometre özellikleri ile polimer kalıpları üretmek için uygun ve anlaşılması
kolaydır. Bu ilkel alanda devam eden araştırma çabaları nanokalıplama
teknolojilerinin gelişen bir alanına başlangıç verebilirdi.
6.KAYNAKLAR
1. P. J. Floury,
“Principle of Polymer Chemistry.” Cornell Univ. Press, New York, 1953.
2. S. N. Hanna, in
“Handbook of Nanophases Materials” (A. N.Goldstein, Ed.). Dekker, New York,
1997.
3. T. Liu, J. Tang,
H. Q. Zhao, Y. P. Deng, and L. Jiang, Langmuir
18, 5624 (2002).
4. “Colloidal Drug
Delivery Systems” (J. Krueger, Ed.). Decker, New York, 1994.
5. See, for
example: K. S. Soppimath, T. M. Aminabhavi, A. R.Kulkarni, and W. E.Rudzinski, J. Controlled Release 70, 1 (2001), and
references cited therein.
6. E. Allemann,
J.-C. Leroux, and R. Gurny, Adv. Drug
Delivery Rev. 34, 171 (1998).
7. G. Teng and M.
D. Soucek, Polymer 42, 2849
(2001), and references cited therein.
8. C. M. Miller and
M. S. El-Aasser, NATO ASI Ser. E 335
(1997).
9. X. J. Xu, K. S.
Siow, M. K. Wong, and L. M. Gan, Colloid
Polym. Sci. 279, 879 (2001).
10. X. J. Xu, K. S.
Siow, M. K. Wong, and L. M. Gan, Langmuir
17, 4519 (2001).
11. J. Liu, L. M.
Gan, C. H. Chew, W. K. Teo, and L. H. Gan, Langmuir 13, 6421 (1997).
12. X. J. Xu, C. H.
Chew, K. S. Siow, M. K. Wong, and L. M. Gan, Langmuir 15, 8067 (1999).
13. M. Rabelero, M.
Zacarias, E. Mendizábal, J. E. Puig, J. M. Dominguez, and I. Katime, Polym. Bull. 38, 695 (1997).
14. G. Birrenbach
and P. P. Speise, J. Pharm. Sci. 65,
1763 (1976).
15. J. Hearn, M. C.
Wilkinson, and A. R. Goodall, Adv.
Colloid. Interface Sci. 14, 173 (1981).
16. P. Couvreur, B.
Kante, M. Roland, P. Goit, P. Bauduin, and P. Speiser, J. Pharm. Pharmacol. 31, 331 (1979).
17. P. J. Lowe and
C. S. Temple, J. Pharm. Pharmacol. 46,
547 (1994).
18. N. Al-Khouri
Fallouh, L. Roblot-Treupel, H. Fessi, J. P. Devissaguet, and F. Puisieux, Int. J. Pharm. 28, 125 (1986).
19. G. Tishchenko,
K. Luetzow, J. Schauer, W. Albrecht, and M. Bleha, Separation Purification Technol. 22, 403 (2001).
20. See, for
example: F. Caruso, Adv. Mater. 13,
11 (2001), and references cited therein.
21. A. Dokoutchaev,
J. T. James, S. C. Koene, S. Pathak, G. K. S. Prakash, and M. E. Thompson, Chem. Mater. 11, 2389 (1999).
22. M. T. Greci, S.
Pathak, K. Mercado, G. K. S. Prakash, M. E. Thopson, and G. A. Olah, J. Nanosci. Nanotechnol. 1, 3 (2001).
23. A. Dokoutchaev,
V. V. Krishnan, M. E. Thompson, and M. Balasubramanian, J. Mol. Struct. 470, 191 (1998).
24. S. Pathak, M. T.
Greci, R. C. Kwong, K. Mercado, G. K. S. Prakash, G. A. Olah, and M. E.
Thompson, Chem. Mater. 12, 1985
(2000).
25. M. F. Zambaux,
F. Bonneaux, R. R. Gref, P. Maincent, E. Dellacherie, M. J. Alonso, P. Labrude,
and C. Vigneron, J. Control. Rel. 50, 31 (1998).
26. T. Niwa, H.
Takeuchi, T. Hino, N. Kunou, and Y. Kawashima, J. Control. Rel. 25, 89 (1993).
27. P. Wehrle, B.
Magenheim, and S. Benita, J. Pharm.
Biopharm. 41, 19 (1995).
28. D. T. Birnbaum,
J. D. Kosmala, D. B. Henthorn, and L. B. Peppas, J. Control. Rel. 65, 375 (2000).
29. J. W. Tom and P.
G. Debenedetti, J. Aerosol Sci. 22,
555 (1991).
30. T. W. Randolph,
A. D. Randolph, M. Mebes, and S. Yeung, Biotechnol.
Progr. 9, 429 (1993).
31. C. Kropf, H.
Dolhaine, T. Forster, K. Schaber, M. Turk, S. Cihlar, and P. Christophliemk, PCT Int. Appl. (2000).
32. J. W. Tester, R.
L. Danheiser and R. D. Weintstein, in “Green Chemical Syntheses and Processes”
(P. T. Anastas, L. G. Heine, and T. C. Williamson, Eds.). ACS, Washington, DC,
2000.
33. R. Noyori and T.
Ikariya, in “Stimulating Concepts in Chemistry” (F. Vgötle, J. F. Stoddart, and
M. Shibasaki, Eds.). Wiley–VCH, Weinheim, 2000.
34. S. I. Stupp, V.
LeBonheur, K. Walker, L. S. Li, K. E. Huggins, M. Keser, and A. Amstutz, Science 276, 384 (1997).
35. M. Moffitt, K.
Khougaz, and A. Eisenberg, Acc. Chem.
Res. 29, 95 (1996).
36. S. E. Webber, J. Phys. Chem. B 102, 2618 (1998).
37. J. T. Chen, E.
L. Thomas, C. K. Ober, and G. P. Mao, Science
273, 343 (1996).
38. G. J. Liu, Curr. Opin. Colloid. Inter. 3, 200
(1998).
39. G. Zhang, A.
Niu, S. Peng, M. Jiang, Y. Tu, M. Li, and C. Wu, Acc. Chem. Res. 34, 249 (2001).
40. K. B. Thurmond,
T. Koalewski, and K. L. Wooley, J. Am.
Chem. Soc. 118, 7239 (1996).
41. A. Harada and K.
Kataoka, Science 283, 65
(1999).
42. S. A. Jenekhe
and S. A. Chen, Science 279,
1903 (1998).
43. P. W. Zhu and D.
H. Napper, Macromol. Chem. Phys. 200,
1950 (1999).
44. H. A. Klok and
S. Lecommandoux, Adv. Mater. 13,
1217 (2001) and references cited therein.
45. P. Zhu and D. H.
Napper, Langmuir 16, 8543
(2000).
46. H. G. Schild, Progr. Polym. Sci. 17, 163 (1992).
47. C. Wu, A. Niu,
and L. M. Leung, J. Am. Chem. Soc. 121,
1954 (1999).
48. R. S. Kanga, T.
E. Hogen-Esch, E. Randrianalimanana, A. Soum, and M. Fontanille, Macromolecules 23, 4235 (1990).
49. L. Dai, J. Macromol. Sci., Rev. Macromol. Chem.
Phys. 39, 273 (1999).
50. S. Liu and S. P.
Armes, J. Am. Chem. Soc. 123,
9910 (2001).
51. X. Qiu and C.
Wu, Macromolecules 30, 7921
(1997).
52. X. Qiu and C.
Wu, Phys. Rev. Lett. 80, 620
(1998).
53. X. Liu, M.
Jiang, S. Yang, M. Chen, D. Chen, C. Yang, and K. Wu, Angew. Chem. Int. Ed. 41, 2950 (2002).
54. K. B. Thurmond,
T. Kowalewski, and K. L. Wooley, J.
Am. Chem. Soc. 119, 6656 (1997).
55. S. Blomberg, S.
Ostberg, E. Harth, A. W. Bosman, B. V. Horn, and C. J. Hawker, J. Polym. Sci. A 40, 1309 (2002).
56. S. Stewart and
G. J. Liu, Chem. Mater. 11,
1048 (1999).
57. Q. Zhang, E. E.
Remsen, and K. L. Wooley, J. Am. Chem.
Soc. 122, 3642 (2000).
58. S. A. Jenekhe
and X. L. Chen, Science 283,
372 (1999).
59. J. Zhou, Z. Li
and G. Liu, Macromolecules 35,
3690 (2002).
60. R. Yang, D. F.
Evans, and W. A. Hendrickson, Langmuir
11, 211 (1995).
61. C. Kranz, H. E.
Gaub, and W. Schuhmann, Adv. Mater. 8,
634 (1996).
62. C. Kranz, M.
Ludwig, H. E. Gaub, and W. Schuhmann, Adv.
Mater. 7, 568 (1995).
63. Y.-M. Wuu, F. R.
F. Fan, and A. J. Bard, J.
Electrochem. Soc. 136, 885, (1989).
64. K. Borgwarth, C.
Ricken, D. G. Ebling, and J. Heinze, Ber.
Bunsen. Ges. Phys. Chem. 99, 1421, (1995).
65. R. M.
Nyffenegger and R. M. Penner, J. Phys.
Chem. 100, 17041, (1996).
66. B. W. Maynor, S.
F. Filocamo, M. W. Grinstaff, and J. Liu, J. Am. Chem. Soc. 124, 522 (2002).
67. L. A. Bumm, J.
J. Arnold, M. T. Cygan, T. D. Dunbar, T. P. Burgin, L. Jones II, D. L. Allara,
J. M. Tour, and P. S. Weiss, Science 271,
1705 (1996).
68. H. X. He, C. Z.
Li, and N. J. Tao, Appl. Phys. Lett. 78,
811 (2001). 788 Polymer Nanostructures
69. J. I. Pascual,
J. Mendez, J. Gomez-Herrero, A. M. Baro, N. Garcia, and V. T. Binh, Phys. Rev. Lett. 71, 1852 (1993).
70. U. Landman, W.
D. Luedtke, N. A. Burman, and R. J. Colton, Science 248, 454 (1990).
71. “Handbook of
Conducting Polymers” (T. A. Skotheim, J. Reynolds, and R. Elsenbaumer, Eds.),
2nd ed., Dekker, New York, 1998.
72. R. C. Smith, W.
M. Fischer, and D. L. Gin, J. Am.
Chem. Soc. 119, 4092 (1997).
73. See, for
example: C. R. Martin, Acc. Chem. Res.
28, 61 (1995), and references cited therein.
74. C. G. Wu and T.
Bein, Science 266, 1013 (1994).
75. V. M. Cepak and
C. R. Martin, Chem. Mater. 11,
1363 (1999).
76. C. R. Martin, Adv. Mater. 3, 457 (1991).
77. Z. Cai, J. Lei,
W. Liang, V. Menon, and C. R. Martin, Chem.
Mater. 3, 960, (1991).
78. R. V.
Parthasarathy and C. R. Martin, Chem.
Mater. 6, 1627, (1994).
79. M. Steinhart, J.
H. Wendorff, A. Greiner, R. B. Wehrspohn, K. Nielsch, J. Schilling, J. Choi,
and U. Gösele, Science 296,
1997 (2002).
80. M. X. Wan and J.
C. Li, J. Polym. Sci. A 37,
4605 (1999).
81. H. Qiu, M. Wan,
B. Matthews, and L. Dai, Macromolecules
34, 675 (2001).
82. R. Saito, G.
Dresselhaus, and M. S. Dresselhaus, “Physical Properties
of Carbon
Nanotubes.” Imperial College Press, London, 1998.
83. R. V.
Parthasarathy, K. L. N. Phani, and C. R. Martin, Adv. Mater. 7, 896 (1995).
84. T. Kyotani, T.
Nagai, S. Inoue, and A. Tomita, Chem.
Mater. 9, 609 (1997).
85. K. Kageyama,
J.-I. Tamazawa, and T. Aida, Science 285,
2113 (1999).
86. M. Rouhi, C&E News, Sept. 27, 10 (1999).
87. J. Doshi, G.
Srinivasan, and D. H. Reneker, Polym.
News 20, 206 (1995).
88. J. Doshi and D.
H. Reneker, J. Electrost. 35,
151 (1995).
89. D. H. Reneker
and I. Chun, Nanotechnology 7,
216 (1996).
90. D. H. Reneker,
A. L. Yarin, H. Fong, and S. Koombhongse, J. Appl. Phys. 87, 4531 (2000).
91. A. Formhals,
U.S. Patent 1, 975, 504, 1934.
92. A. F. Spivak, Y.
A. Dzenis, and D. H. Reneker, Mech.
Res. Commun. 27, 37 (2000).
93. A. L. Yarin, S.
Koombhongse, and D. H. Reneker, J.
Appl. Phys. 89, 3018 (2001).
94. A. L. Yarin, S.
Koombhongse, and D. H. Reneker, J.
Appl. Phys. 90 4836 (2001).
95. H. Fong, I.
Chun, and D. H. Reneker, Polymer 40,
4585 (1999).
96. A. G.
MacDiarmid, W. E. Jones, Jr., I. D. Norris, J. Gao, A. T. Johnson, Jr., N. J.
Pinto, J. Hone, B. Han, F. K. Ko, H. Okuzaki, and M. Llaguno, Synth. Met. 119, 27 (2001).
97. I. Chun, D. H.
Reneker, H. Fong, X. Fang, J. Deitzel, N. B. Tan, and K. Kearns, J. Adv. Mater. 31, 36 (1996).
98. I. D. Norris, M.
M. Shaker, F. K. Ko, and A. G. MacDiarmid, Synth. Met. 114, 109 (2000).
99. L. J. van der
Pauw, Philips Res. Rep. 13, 1
(1958).
100. L. Dai and A. W.
H. Mau, J. Phys. Chem. B 104,
1891 (2000).
101. A. J. Lovinger
and L. J. Rothberg, J. Mater. Res. 11,
1581 (1996).
102. H. E. Katz, J. Mater. Chem. 7, 369 (1997).
103. G. Horowitz, Adv. Mater. 10, 365 (1998).
104. V. S. Mylnikov, Adv. Polym. Sci. 115 (1994).
105. S. Sariciftci
and A. J. Heeger, Int. J. Mod. Phys. B
8, 237 (1994).
106. A. Kraft, A. C.
Grimsdale, and A. B. Holmes, Angew.
Chem. Int. Ed. 37, 402 (1998).
107. L. Dai, B.
Winkler, L. Dong, L. Tong, and A. W. H. Mau, Adv. Mater. 13, 915 (2001).
108. N. C. Greenham
and R. H. Friend, Solid State Phys. 49,
1 (1995).
109. Q. Pei, Y. Yang,
G. Yu, Y. Cao, and A. J. Heeger, Synth.
Met. 85, 1229 (1997).
110. Z. Yang and F.
Karasz, Macromol. Symp. 83, 83
(1997).
111. R. H. Friend, R.
W. Gymer, A. B. Holmes, J. H. Burroughes, R. N. Marks, C. Taliani, D. D. C
Bradley, D. A. Dos Santos, J. L. Brédas, M. Lögdlund, and W. R. Salaneck, Nature 397, 121, (1999).
112. H. Yasuda,
“Plasma Polymerization.” Academic Press, New York, 1985.
113. “Plasma
Deposition, Treatment, and Etching of Polymers” (R. d’Agostino, Ed.). Academic
Press, New York, 1990.
114. K. Tanaka, Y.
Matsuura, S. Nishio, and T. Yamabe, Synth.
Met. 63, 221 (1994).
115. E. T. Kang, K.
Kato, Y. Uyama, and Y. Ikada, J.
Mater. Res. 11, 1570 (1996).
116. X. Gong, L. Dai,
A. W. H. Mau, and H. J. Griesser, J.
Polym. Sci. A 36, 633 (1998).
117. T. P. Nguyen, P.
Le Rendu, K. Amgaad, M. Cailler, and V. H. Tran, Synth. Met. 72, 35 (1995).
118. K. Furukawa, Y.
Terasaka, H. Ueda, and M. Matsumura, Synth.
Met. 91, 99 (1997).
119. C. C. Wu, J. C.
Sturm, and A. Kahn, Appl. Phys. Lett. 70,
1348 (1997).
120. B. Hu and F. E.
Karasz, Chem. Phys. 227, 263
(1998).
121. W. R. Salaneck,
S. Stafström, and J. L. Brédas, “Conjugated Polymer Surfaces and Interfaces.”
Cambridge Univ. Press, Cambridge, UK, 1996.
122. “Proc. Int. Workshop
Electroluminescence (EL’94)” (X. Xu, X. Luo, Y. Xie, and H. Zhou, Eds.).
Science Press, Beijing, 1995.
123. L. Dai, Rad. Phys. Chem. 62, 55 (2001).
124. “Langmuir–Blodgett
Films” (G. G. Roberts, Ed.). Plenum Press, New York, 1990.
125. S. Schwiegk, T.
Vahlenkamp, Y. Xu, and G. Wegner, Macromolecules
25, 513 (1992).
126. A. Aoki and T.
Miyashita, Adv. Mater. 9, 361
(1997).
127. M. Suzuki, A.
Ferencz, S. Iida, V. Enkelmann, and G. Wegner, Adv. Mater. 5, 359 (1993).
128. J. Paloheimo, P.
Kuivalainen, H. Stubb, E. Vuorimaa, and P. Ylilahti, Appl. Phys. Lett. 56, 1157 (1990), and references cited therein.
129. J. H. Cheung, E.
Punkka, M. Rikukawa, R. B. Rosner, A. T. Royappa, and M. F. Rubner, Thin Solid Films 211, 246 (1992).
130. T. Shimidzu, T.
Iyoda, M. Ando, A. Ohtani, T. Kaneko, and K. Honda, Thin Solid Films 160, 67 (1988).
131. T. Iyoda, M.
Ando, T. Kaneko, A. Ohtani, T. Shimidzu, and K. Honda, Langmuir 3, 1169 (1987).
132. M. Ando, Y.
Watanabe, T. Iyoda, K. Honda, and T. Shimidzu, Thin Solid Films 179, 225 (1989).
133. S. Sagisaka, M.
Ando, T. Iyoda, and T. Shimidzu, Thin
Solid Films 230, 65 (1993).
134. M. F. Rubner and
T. A. Skotheim, in “Conjugated Polymers” (J. L. Brédas and R. Silbey, Eds.).
Kluwer Academic, Dordrecht, 1991.
135. M. Era, H.
Shinozaki, S. Tokito, T. Tsutsui, and S. Saito, Chem. Lett. 1097 (1988).
136. Y. Nishikata,
M.-A. Kakimoto, and Y. Imai, Thin
Solid Films 179, 191 (1989).
137. K. Kamiyama, M.
Era, T. Tsutsui, and S. Saito, Jpn. J.
Appl. Phys. 29, L840 (1990).
138. T. Vahlenkamp
and G. Wegner, Macromol. Chem. Phys. 195,
1933 (1994).
139. M. Remmers, M.
Schulze, and G. Wegner, Macromol.
Rapid Commun. 17, 239 (1996).
140. V. Cimrová, M.
Remmers, D. Neher, and G. Wegner, Adv.
Mater. 8, 146 (1996).
141. A. Bolognesi, G.
Bajo, J. Paloheimo, T. Östergard, and H. Stubb, Adv. Mater. 9, 121 (1997).
142. J. Grüner, M.
Remmers, and D. Neher, Adv. Mater. 9,
964 (1997). Polymer Nanostructures 789
143. “Solid State
Luminescence: Theory, Materials, and Devices” (A. H. Kitai, Ed.). Chapman &
Hall, New York, 1993.
144. S. Patel and M.
Tirrell, Annu. Rev. Phys. Chem. 40,
(1989).
145. A. Halperin, M.
Tirrell, and T. P Lodge, Adv. Polym.
Sci. 100, 31 (1992).
146. S. T. Milner, Science 251, 905 (1991).
147. P. F. Luckham
and B. A. Costello, Adv. Colloid.
Interface Sci. 44, 183 (1993).
148. D. H. Napper,
“Polymeric Stabilization of Colloidal Dispersions.” Academic Press, London,
1983.
149. C. R. Cantor and
P. R. Schimmel, “Biophysical Chemistry.” Freeman New York, 1980.
150. “Surface
Modification of Polymeric Biomaterials” (B. D. Ratner and D. G. Castner, Eds.).
Plenum Press, New York, 1996.
151. Y. Okahata, H.
Noguchi, and T. Seki, Macromolecules 19,
494 (1986).
152. Y. Ito, Y.
Ochiai, Y. S. Park, and Y. Imanishi, J.
Am. Chem. Soc. 119, 1619 (1997).
153. J. Klein, E.
Kumacheva, D. Mahalu, D. Perahia, and L. J. Fetters, Nature 370, 634 (1994).
154. J. I. Martin,
Z.-G. Wang, and M. Schick, Langmuir 12,
4950 (1996).
155. H. J. Taunton,
C. Toprakcioglu, L. J. Fetters, and J. Klein, Macromolecules 23, 571 (1990).
156. H. J. Taunton,
C. Toprakcioglu, L. J. Fetters, and J. Klein, Nature 332, 712 (1988).
157. L. Dai and C.
Toprakcioglu, Europhys. Lett. 16,
331 (1991).
158. C. Toprakcioglu,
L. Dai, M. A. Ansarifar, M. Stamm, and H. Motschmann, Progr. Colloid Polym. Sci. 91, 83 (1993).
159. L. Dai, C.
Toprakcioglu, and G. Hadziioannou, Macromolecules
28, 5512 (1995).
160. J.
Israelachvili, “Intermolecular and Surface Forces.” Academic Press, London, 1992.
161. D. Sarid,
“Scanning Force Microscopy: with Applications to Electric, Magnetic and Atomic
Forces.” Oxford Univ. Press, New York, 1991.
162. J. B. Field, C.
Toprakcioglu, L. Dai, G. Hadziioannou, G. Smith, and W. J. Hamilton, J. Phys. II (France) 2, 2221 (1992).
163. J. B. Field, C.
Toprakcioglu, R. C. Ball, H. B. Stanley, L. Dai, W. Barford, J. Penfold, G.
Smith, and W. Hamilton, Macromolecules
25, 434 (1992).
164. J. S. Higgins
and H. C. Benoît, “Polymers and Neutron Scattering.” Clarendon Press, Oxford,
1994.
165. J. Klein, in
“Molecular Conformation and Dynamics of Macromolecules in Condensed Systems”
(M. Nagasawa, Ed.). Elsevier Science, Amsterdam, 1988.
166. B. Bhushan, J.
N. Israelachvili, and U. Landman, Nature
374, 607 (1995).
167. H. Yamakawa,
“Modern Theory of Polymer Solutions.” Harper & Row, New York, 1971.
168. H. Mattoussi and
F. E. Karasz, J. Chem. Phys. 99,
9188 (1993).
169. L. Dai, Eur. Polym. J. 29, 645 (1993), and
references cited therein.
170. G. Hadziioannou,
S. Patel, S. Granick, and M. Tirrell, J.
Am. Chem. Soc. 108, 2869 (1986).
171. S. Alexander, J. Phys. (Paris) 38, 983 (1977).
172. S. Milner,
T.Witten, and M. Cates, Macromolecules
21, 2610 (1988).
173. P. Auroy and L.
Auvray, Macromolecules 25, 4134
(1992).
174. P.-Y. Lai and A.
Halperin, Macromolecules 25,
6693 (1992).
175. L. Dai and C.
Toprakcioglu, Macromolecules 25,
6000 (1992).
176. J. Penfold, R.
M. Richardson, A. Zarbakhsh, J. R. P Webster, D. G. Bucknall, A. R. Rennie, R.
A. L Jones, T. Cosgrove, R. K. Thomas, J. S. Higgins, P. D. I Fletcher, E.
Dickinson, S. J. Roser, I. A. McLure, A. R. Hillman, R. W. Richards, E. J.
Staples, A. N. Burgess, E. A. Simister, and J. W. White, J. Chem. Soc., Faraday Trans. 93, 3899 (1997).
177. P. G. de Gennes,
Macromolecules 13, 1069 (1980).
178. S. T. Milner and
T. A. Witten, Macromolecules 25,
5495 (1992).
179. W. H. Tang and
T. A. Witten, Macromolecules 29,
4412 (1996).
180. T. Haliloglu and
W. L. Mattice, Macromol. Theory Simul.
6, 667 (1997).
181. D. L.
Anastassopoulos, A. A. Vradis, C. Toprakcioglu, G. S. Smith, and L. Dai, Macromolecules 31, 9369 (1998).
182. V. V. Tsukruk, Progr. Polym. Sci. 22, 247 (1997).
183. G. A. C. B.
Murray, C. R. Kagan, and M. G. Bawendi, Science
270, 1335 (1995).
184. A. A. Zakhidov,
R. H. Baughman, Z. Iqbal, C. Cui, I, Khayrullin, S. O. Dantas, J. Marti, and V.
G. Ralchenko, Science 282, 897 (1998).
185. “Optics of
Nanostructured Materials” (V. Markel and T. George, Eds.) Wiley, New York,
2001.
186. E. Kumacheva, O.
Kalinina, and L. Lilge, Adv. Mater. 11,
231 (1999).
187. S. A. Jenekhe
and X. L. Chen, Science 283,
372 (1999).
188. P. A. Smith, D.
N. Christopher, N. J. Thomas, T. S. Mayer, B. R. Martin, J. Mbindyo, and T. E.
Mallouk, Appl. Phys. Lett. 77,
1399 (2000).
189. X. Duan, Y.
Huang, J. Wang, and C. M. Lieber, Nature
409, 66 (2001).
190. M. Tanase, L. A.
Bauer, A. Hultgren, D. M. Silevitch, L. Sun, D. H. Reich, P. C. Searson, and G.
J. Meyer, Nano Lett. 1, 155 (2001).
191. Y. Huang, X.
Duan, Q. Wei, and C. M. Lieber, Science
291, 630 (2001).
192. B. Messer, J. H.
Song, and P. Yang, J. Am. Chem. Soc. 122,
10232 (2000).
193. S. Huang and L.
Dai, J. Nanoparticle Res. 4,
145 (2002).
194. A. Theron, E.
Zussman, and A. L. Yarin, Nanotechnology
12, 384 (2001).
195. J. A. Matthews,
G. E. Wnek, D. G. Simpson, and G. L. Bowlin, Biomacromolecules 3, 232 (2002).
196. M. Bognitzki,W.
Czado, T. Frese, A. Schaper, M. Hellwig, M. Steinhart, A. Greiner, and J. H.
Wendorff, Adv. Mater. 13, 70
(2001).
197. W. Liu, M.
Graham, B. V. Satola, E. A. Evans, and D. H. Reneker, J. Mater. Res. 17, 3206 (2002).
198. Q. Chen, L. Dai,
M. Gao, S. Huang, and A. W. H. Mau, J.
Phys. Chem. B 105, 618 (2001).
199. L. Dai, H. A. W.
StJohn, J. Bi, P. Zientek, R. C. Chatelier, and H. J. Griesser, Surf. Interf. Anal. 29, 46 (2000).
200. M. Gao, S.
Huang, L. Dai, G. Wallace, R. Gao, and Z. Wang, Angew. Chem. Int. Ed. 39, 3664 (2000).
201. P. Poncharal, Z.
L. Wang, D. Ugarte, and W. A. de Heer, Science
283, 1513 (1999).
202. R. Gao, Z. L.
Wang, Z. Bai, W. A. de Heer, L. Dai, and M. Gao, Phys. Rev. Lett. 85, 622 (2000).
203. Frank, P.
Poncharal, Z. L. Wang, and W. A. de Heer, Science 280, 1744 (1998).
204. T. W. Odom,
J.-L. Huang, P. Kim, and C. M. Lieber, J.
Phys. Chem. B 104, 2794 (2000), and references cited therein.
205. M. Gao, L. Dai,
and G. G. Wallace, Electroanalysis 15,
1089 (2003).
206. Y. Lansac, M. A.
Glaser, N. A. Clark, and O. D. Lavrentovich, Nature 398, 54, (1999).
207. B. H. Cumpston,
S. P. Ananthavel, S. Barlow, D. L. Dyer, J. E. Ehrlich, L. L. Erskine, A. A.
Heikal, S. M. Kuebler, I.-Y. S. Lee, M.-M. Sandy, Dianne, J. Qin, H. Rockel, M.
Rumi, X.-L. Wu, S. R Marder, and J. W. Perry, Nature 398, 51 (1999).
208. M. Ferreira and
M. F. Rubner, Macromolecules 28,
7107 (1995).
209. J. H Cheung, W.
B. Stockton, and M. F. Rubner, Macromolecules
30, 2712 (1997).
210. A. C. Fou, O.
Onitsuka, M. Ferreira, M. F. Rubner, and B. R. Hsieh, J. Appl. Phys. 79, 7501 (1995).
211. O. Onitsuka, A.
C. Fou, M. Ferreira, B. R. Hsieh, and M. F. Rubner, J. Appl. Phys. 80, 4067 (1996).
212. M. Ferreira, O.
Onitsuka, A. F. Fou, B. R. Hsieh, and M. F. Rubner, Mater. Res. Soc. Symp. Proc. 413, 49 (1996).
213. W. B. Stockton
and M. F. Rubner, Macromolecules 30,
2717 (1997). 790 Polymer Nanostructures
214. E. P.
Giannelies, Adv. Mater. 8, 29
(1996).
215. G. A. Ozin, Adv. Mater. 4, 612 (1992).
216. J. H. Fendler
and F. C. Meldrum, Adv. Mater. 7,
607 (1995).
217. “Hybrid
Organic–Inorganic Composites” (J. E. Mark, C. Y.-C. Lee, and P. A. Bianconi,
Eds.), ACS Symp. Ser. 585. ACS, Washington, DC, 1995.
218. P. Aranda and E.
Ruiz-Hitzky, Chem. Mater. 4,
1395 (1992).
219. E. Ruiz-Hitzky
and P. Arando, Adv. Mater. 2,
545 (1990).
220. S. A. Johnson,
E. S. Brigham, P. J. Ollivier, and T. E. Mallouk, Chem. Mater. 9, 2448 (1997).
221. K. Yano, A.
Usuki, and A. Okada, J. Polym. Sci. A:
Polym. Chem. 35, 2289 (1997).
222. K. Ramachandran
and M. M. Lerner, J. Electrochem. Soc.
144, 3739 (1997).
223. K. A. Carrado
and L. Xu, Chem. Mater. 10,
1440 (1998).
224. L. Dai, Q.Wang,
and M. X.Wan, J. Mater. Sci. Lett. 19,
1645 (2000).
225. P. Aranda and E.
Ruiz-Hitzky, Chem. Mater. 4,
1395 (1992).
226. E. Ruiz-Hitzky, Adv. Mater. 5, 334 (1993).
227. W. P. Chang and
W.-T. Whang, Polymer 37, 4229
(1996).
228. T. D. De Morais,
F. Chaput, K. Lahlil, and J.-P. Boilot, Adv.
Mater. 11, 107 (1999).
229. L. D. Carlos, V.
De Zea Bermudez, R. A. Sa Ferreira, L. Marques, and M. Assuncaq, Chem. Mater. 11, 581 (1999).
230. “sol–gel
Science: Physics and Chemistry of sol–gel Processing” (C. J. Brinker and G. Scherrer,
Eds.). Academic Press, San Diego, 1989.
231. B. Winkler, L. Dai,
and A. W. H. Mau, J. Mater. Lett. 18,
1539 (1999).
232. A. Matsumoto, T.
Odani, K. Sada, M. Miyata, and K. Tashiro, Nature 405, 328 (2000).
233. G. H.
Fredrickson and F. S. Bates, Annu.
Rev. Mater Sci. 26, 503 (1996).
234. M. Park, C.
Harrison, P. M. Chaikin, R. A. Register, and D. H. Adamson, Science 276, 1401 (1997).
235. P. G. de Gennes,
“Scaling Concepts in Polymer Physics.” Cornell Univ. Press, Ithaca, NY, 1979.
236. T. P. Lodge and
M. Muthukumar, J. Phys. Chem. 100,
13275 (1996).
237. P. Mansky, Y.
Liu, E. Huang, T. P. Russell, and C. J. Hawker, Science 275, 1458 (1997).
238. E. Huang, L.
Rockford, T. P. Russell, C. J. Hawker, and J. Mays, Nature 395, 757 (1998).
239. T. L. Morkved,
M. Lu, A. M. Urbas, E. E. Ehrichs, H. M. Jaeger, P. Mansky, and T. P. Russell, Science 273, 932 (1996).
240. T.
Thurn-Albrecht, J. Schotter, A. Kästle, N. Emley, T. Shibauchi, L.
Krusin-Elbaum, K. Guarini, C. T. Black, M. T. Tuomine, and T. P. Russell, Science 290, 2126 (2000).
241. T.
Thurn-Albrecht, J. Derouchey, T. P. Russell, and H. M. Jaeger, Macromolecules 33, 3250 (2000).
242. T.
Thurn-Albrecht, R. Steiner, J. DeRouchey, C. M. Stafford, E. Huang, M. Bal, M.
Tuominen, C. J. Hawker, and T. P. Russell, Adv. Mater. 12, 787 (2000).
243. U. Jeong, H.-C.
Kim, R. L. Rodriguez, I. Y. Tsai, C. M. Christopher, M. Stafford, J. K. Kim, C.
J. Hawker, and T. P. Russell, Adv.
Mater. 14, 274 (2000).
244. K. Shin, K. A.
Leach, J. T. Goldbach, D. H. Kim, J. Y. Jho, M. Tuominen, C. J. Hawker, and T.
P. Russell, Nano Lett. 2, 934 (2002).
245. M. Berggren, O.
Inganäs, G. Gustafsson, J. Rasmusson, M. R. Andersson, T. Hjertberg, and O.
Wennerström, Nature 372, 444 (1994).
246. L. Dai and J. W.
White, J. Polym. Sci., Part B, Polym.
Phys. 31, 3 (1993).
247. L. Dai and J. W.
White, Polymer 38, 775 (1997).
248. K. D. Jandt,
C.-A. Dai, and E. J. Kramer, Adv.
Mater. 8, 660 (1996), and references cited therein.
249. E. B. Zhulina,
C. Singh, and A. C. Balazs, Macromolecules
29, 6338 (1996).
250. N. Koneripalli,
R. Levicky, and F. S. Bates, Langmuir 12,
6681 (1996).
251. W. H. Jo, H. K.
Nam, and J. C. Cho, J. Polym. Sci.,
Part B: Polym. Phys. 34, 2169 (1996).
252. P. Mansky, T. P.
Russell, C. J. Hawker, M. Pitsikalis, and J. Mays, Macromolecules 30, 6810 (1997).
253. E. Zhulina and
A. C. Balazs, Macromolecules 29,
2667 (1996).
254. J. P. Spatz, M.
Möller, M. Noeske, R. J. Behm, and M. Pietralla, Macromolecules 30, 3874 (1997).
255. B. Zhao, W. J.
Brittain, W. Zhou, and S. Z. D. Cheng, Macromolecules
122, 2407, (2000).
256. M. husemann, M.
Morrison, D. Benoit, J. Frommer, C. M. Mate, W. D. Hinsberg, J. L. Hedrick, and
C. J. Hawker, J. Am. Chem. Soc. 122, 1844 (2000), and references
cited therein.
257. L. Dai, B.
Winkler, L. Dong, L. Tong, and A. W. H. Mau, Adv. Mater. 13, 915 (2001).
258. S. Holdcroft, Adv. Mater. 13, 1753 (2001).
259. M. Thakur, Macromolecules 21, 661 (1988).
260. P. Calvert, Nature 333, 296 (1988).
261. S. Borman, C&E News, May 7, 53 (1990).
262. T. Rothman, Sci. Am., August, 12 (1988).
263. L. Dai and J. W.
White, Polymer 32, 2120 (1991).
264. L. Dai, A. W. H.
Mau, H. J. Griesser, and D. A. Winkle, Macromolecules
27, 6728 (1994).
265. L. Dai, J. Phys. Chem. 96, 6469 (1992).
266. E. D. Owen and
H. S. M. Al-Mohõd, Polymer 38,
3533 (1997).
267. I. Schopov and
V. Sinigersky, Macromol. Symp. 121,
35 (1997), and references cited therein.
268. M. A. Golub and
D. B. Parkinson, Macromol. Synth. 3,
32 (1968).
269. L. Dai, H. J.
Griesser, X. Hong, A. W. H. Mau, T. H. Spurling, Y. Yang, and J. W. White, Macromolecules 29, 282 (1996).
270. N. F. Colaneri,
D. Bradely, R. H. Friend, P. L. Burn, A. B. Holmes, and C. W. Spangler, Phys. Rev. B 42, 11670 (1990).
271. B. Xu and S.
Holdcroft, Macromolecule 26,
4457 (1993).
272. T. Ebbsen,
“Carbon Nanotubes.” CRC Press, Boca Raton, 1997.
273. R. Saito, G.
Dresselhaus, and M. S. Dresselhaus, “Physical Properties of Carbon Nanotubes.”
Imperial College Press, London, 1998.
274. S. Fan, M. G.
Chapline, N. R. Franklin, T. W. Tomber, A. M. Cassell, and H. Dai, Science 283, 512 (1999).
275. W. Z. Li, S. S.
Xie, L. X. Qian, B. H. Chang, B. S. Zou, W. Y. Zhou, R. A. Zhao, and G. Wang, Science 274, 1701 (1996).
276. C. N. R. Rao, R.
Sen, B. C. Satishkumar, and A. Govindaraj, J. Chem. Soc., Chem. Commun. 1525 (1998).
277. Z. F. Ren, Z. P.
Huang, J. H. Xu, P. B. Wang, M. P. Siegal, and P. N. Provencio, Science 282, 1105 (1998).
278. B. Q. Wei, R.
Vajtai, Y. Jung, J. Ward, R. Zhang, G. Ramanath, and P. M. Ajayan, Nature 416, 495 (2002).
279. S. Huang, L.
Dai, and A. W. H. Mau, J. Phys. Chem.
B 103, 4223 (1999).
280. L. Dai, A.
Patil, X. Gong, Z. X. Guo, L. Liu, Y. Liu, and D. B. Zhu, Chem. Phys. Chem. 4, 1150 (2003).
281. Y. Yang, S.
Huang, H. He, A. W. H. Mau, and L. Dai, J.
Am. Chem. Soc. 121, 10832 (1999).
282. J. March,
“Advanced Organic Chemistry,” 4th ed. Wiley, New York, 1992.
283. G. M. Wallraff
and W. D. Hinsberg, Chem. Rev. 99,
1801 (1999).
284. R. J. Jackman
and G. M. Whitesides, CHEMTECH 18
(May 1999).
285. S. Huang, A. W.
H. Mau, T. W. Turney, P. A. White, and L. Dai, J. Phys. Chem. B 104, 2193 (2000).
286. Q. Chen and L.
Dai, J. Nanosci. Nanotechnol. 1,
43 (2001).
287. E. Schäffer, T.
Thurn-Albrecht, T. P. Russell, and U. Steiner, Nature 403, 874 (2000).
288. S. Y. Chou, L.
Zhuang, and L. Guo, Appl. Phys. Lett. 75,
1004 (1999).
289. S. Y. Chou and
L. Zhuang, J. Vac. Sci. Technol. B 17,
3197 (1999).
290. P. Deshpande, X.
Sun, and S. Y. Chou, Appl. Phys. Lett.
79, 1688 (2001).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder